Elveda Galata Köprüsü

Beşir Ayvazoğlu

Eski Galata Köprüsü’nden yürüyerek ilk defa 1970’lerin başında geçmiştim. Parmaklıklara dayanarak köprü iskelelerine yanaşan Şehir Hatları vapurlarını ve Sarayburnu’nu nasıl hayran hayran seyrettiğimi çok iyi hatırlıyorum. Ara Güler’in o harika fotoğrafındaki gibi... Hani, İstanbul’a muhtemelen yeni gelmiş, kasketli ve kıyafetleri üzerlerinden adeta dökülen üç taşralı, parmaklıklara abanmış, Haliç’i ve vapurları seyretmektedirler. Sırtları bize dönüktür; yüzlerini görebilsek, gözlerinde nasıl bir şaşkınlık ifadesinin bulunduğunu da fark edebileceğiz. Taşranın İstanbul’la kurduğu ilişkiyi bundan daha güzel anlatan başka bir fotoğraf var mıdır, bilmiyorum.

***

Galata Köprüsü’nün Haliç’te yapılan ilk köprü olmamakla beraber, sembolik anlamı bakımından Unkapanı Köprüsü’yle mukayese edilemeyecek derecede önemli olduğunu daha önce yazmıştım. Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nun okunuşundan sadece altı yıl sonra açılan ahşap Galata Köprüsü, Osmanlı dünyasını Galata kanalıyla Avrupa’ya bağlamıştı; Topkapı Sarayı’nı da inşasına aşağı yukarı aynı tarihlerde başlanan ve Avrupai bir saray olan Dolmabahçe Sarayı’na karayoluyla bağlayacaktı.

İki yakanın buluşmasını sağlayan Galata Köprüsü, aynı zamanda tarihimizde ciddi bir kırılmanın sembolüydü ve geçişlerden ücret (müruriye) alındığı için iktisadi zihniyette de hatırı sayılır bir dönüşüme işaret ediyordu.

Unutmadan, Galata Köprüsü’nün diğer isimlerini de kaydetmek isterim: Cisr-i Cedid (Yeni Köprü), Karaköy Köprüsü, Tahta Köprü, Dubalı Köprü, Daldırma Köprü...

***

Galata Köprüsü’nün inşa edildikten sonra çok kısa bir sürede İstanbul hayatının nasıl ayrılmaz bir parçası hâline geldiğini anlamak için Edmondo de Amicis’in İstanbul 1874 isimli o muhteşem eserinin “Köprü” başlıklı bölümünü okumak gerekir. “İstanbul halkını görmek için Galata’nın başından Haliç’in karşı sahiline uzanan, dubaların üzerine oturtulmuş çeyrek mil uzunluğundaki köprüye gitmek icabeder,” cümlesiyle başlayan bu bölümdeki olağanüstü tasvir sayfalar boyunca devam etmektedir. Amicis, iki sahili de Avrupa tarafında olduğu hâlde, Köprü’nün Avrupa’yı Asya’ya bağlamak gibi sembolik bir anlam taşıdığı kanaatindedir.

İlk Galata Köprüsü, yaklaşık yirmi yıl kadar kullanıldıktan sonra kaldırılıp yerine yenisi inşa edilmişti. 20 Şubat 1863’te açılan Sergi-i Umumî-i Osmanî’de bir maketi sergilenen bu köprü 1877 yılına kadar hizmet vermiştir. Fotoğraflara yansıyan eski Galata Köprüsü, açılışı 1877 yılında yapılan, 1912 yılında da demir köprünün inşa edilmesi dolayısıyla kaldırılıp Azapkapı-Unkapanı arasına taşınarak 1936 yılına kadar kullanılan köprüdür.

Avrupalı gezginler, yazar, ressam ve fotoğraf sanatçıları, İstanbul halkına 1912 öncesinde otuz beş yıl hizmet veren Galata Köprüsü’ne özel bir ilgi gösterirlerdi. Zonaro, Ressam-ı Hazret-i Şehriyarî payesini, Ertuğrul Süvari Alayı’nın Galata Köprüsü’nden geçişini tasvir ettiği meşhur tablosu sayesinde kazanmıştı. Zonaro, 1901 tarihini taşıyan bu tablosunu nasıl yaptığını, Sultan Abdülhamid’e nasıl takdim edildiğini ve saray ressamlığına nasıl tayin edildiğini hatıratında uzun uzadıya anlatır. Bugün orijinalinin nerede olduğu bilinmeyen “Yangın Var” isimli tablosunda da bir tulumbacı takımının bir yangına giderken Galata Köprüsü’nden geçişini tasvir etmiştir.

Galata Köprüsü’ndeki hayat sahnelerini tasvir ettiği dört beş tablosu daha bulunan Zonaro’nun İstanbul’un beşerî dokusunu en iyi şekilde yansıtmak için Galata Köprüsü’nü özel olarak seçmiş olmalıdır. Bu da bana İstanbul’a gelmeden önce ırkdaşı Amicis’in İstanbul 1874’ünü okuduğunu düşündürtüyor.

***

Türk aydınları Galata Köprüsü’nü pek beğenmezlerdi. Mehmed Âkif, Safahat’ta bu köprüyle tatlı tatlı alay eder. Süleymaniye Kürsüsünde, bir arkadaşına, dubalar üzerine oturtulduğu için şiddetli lodoslarda sağa sola yalpalayan Köprü’den söz ederken, “Mesela,” der, “geçtiğimiz yalpa yapan şu tahta yolun merhum dedesi acaba sal mı demeyiniz, bunun su üstünde yüzen bulvar olduğunu farz ediniz. Avrupa’da köprüler asma imiş, ne çıkar? Varsın olsun! Bizim Şark’ın köprüleri de böyle daldırma olur. Hem tarihe bakın, nerede görülmüş böyle denizaltı şeklinde köprü?”

Âkif, Fatih Kürsüsünde ise vapurla Köprü’ye yanaşırken başka bir arkadaşıyla sohbet etmektedir. Eserin bu bölümünde eski teknelerin iskeleye yanaşayım derken hışımla nasıl tos vurduklarını, zavallı Köprü’nün deşilen karnındaki sancının “sağlam altı çeki odun” yemeden dinmediğini ironik bir üslupla anlatılır. Ahmet Rasim de bir yazısında, yirmi dakikalık bir çabalamadan sonra Köprü’ye yanaşmayı başaran vapurlardan iskeleye boşalan yolcular arasındaki konuşmaları bir ses alma cihazı sadakatiyle tespit etmiştir. Yerim olsaydı da, bu lezzetli yazıyı nakledebilseydim.

***

Şirket-i Hayriye, İdare Mahsusa ve daha sonra da Şehir Hatları vapurları Galata Köprüsü’ndeki iskelelere yanaşırlardı. Refik Halit Karay, bir gazete yazısında Köprü’nün banliyö vapurları nın iskelesi olmaktan bir an önce kurtarılması gerektiğini, zira gün geçtik çe artan trafiğe cevap veremez hale geldiğini, iskelelere koşan ve vapurlardan boşalan kalabalıkların İstanbul’da halkın belli başlı geçiş vasıtası olan Köprü’yü tıkadığını söyler. Bu yazı Yeni İstanbul gazetesinde 26 Nisan 1958 tarihinde yayımlanmış. Ama vapurlar, yolcularını -yanlış hatırlamıyorsam- 1980’lere kadar Köprü’ye boşalttılar. Yalova vapurları bile Köprü’ye yanaşırdı. Eminönü’ndeki iskelelerin ne zaman yapıldığını hatırlamıyorum.

***

Galata Köprüsü’nün edebiyatımızda nasıl yer aldığı ayrı bir araştırma konusudur. Aranırsa başka değinmeler de bulunabilir. Şimdilik sadece okuyucularıma Orhan Veli’nin “Galata Köprüsü” isimli şiirini hatırlatıyor ve Haliç’e veda eden Galata Köprüsü’ne elveda, yeni yıla merhaba diyorum.

Galata Köprüsü’nü Eminönü tarafından gösteren bir fotoğraf… 20. yüzyılın başlarında çekilmiş olmalı…

Saray ressamı Fausto Zonaro’nun fırçasından Sultan II. Abdülhamid’in Ertuğrul Süvari Alayı Galata Köprüsü’nden… Tablonun orijinali Milli Saraylar koleksiyonundadır.

Ara Güler’in ünlü Galata fotoğrafı… Galata Köprüsü’nden İstanbul’u hayranlıkla seyreden taşralılar.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.