Tarihçilerin “Aydınlanma Çağı” olarak kabul ettikleri 18. yüzyıla damgasını vuran Fransız İhtilâli, insanlık tarihinde ciddi bir kırılmaya yol açan ve hayatın hemen her alanında çok hızlı bir değişim ve dönüşümü başlatan büyük bir kalkışmaydı. Temel kavramları, bu ihtilâle ve sonuçlarına bazı düşünürlerin yönelttiği eleştirilerden yola çıkılarak geliştirilen siyasî doktrine muhafazakârlık deniyor. Bu doktrinin ilk büyük düşünürü Edmund Burke’tür.
İngiltere Avam Kamarası’nda uzun yıllar milletvekilliği yapan Burke (1929-1797), Fransız Devrimi Üzerine Düşünceler isimli ünlü eserinde “Hürriyet, müsavat, uhuvvet” sloganı ve vaadiyle gerçekleştirilen, özellikle Avrupa’da insanlığın geçmişin ağır yükünden kurtulup kendi geleceğini inşa edebileceğini iddia ederek büyük bir iyimserlik havası yaratan Fransız İhtilâli’ne köklü eleştiriler yöneltmişti.
***
Burke, aslında İngiltere’de 1688 Devrimi’ni, Amerika’da da bağımsızlığı destekleyen bir Whig, bir liberaldi. Ancak Fransız devrimcilerinin kendilerinden başkasının tecrübelerine saygı duymadıklarını fark etmişti. Devrim, ona göre, sadece Fransa’yı değil, bütün Avrupa’yı, hatta belki daha da ötesini içine alacak çok ciddi bir krizi ifade ediyordu.
Amerika’da bağımsızlık savaşını destekleyen ve Bağımsızlık Bildirgesi’nin hazırlanmasında etkili olan Thomas Paine, Fransız Devrimi’ni savunduğu İnsan Hakları adlı ünlü eserinde Edmund Burke’ü ağır bir şekilde eleştirmişti. Ancak 1892 yılında başları gövdelerinden ayırmaya başlayan giyotin, Paine’i değil, Burke’ü haklı çıkarmıştır.
***
Avrupa’da muhafazakâr düşüncenin temel kitabı olan Fransız Devrimi Üzerine Düşünceler’in kısa bir zaman öncesine kadar Türkçede tam bir tercümesinin bulunmadığını söylesem inanır mısınız? Bu önemli eser, nihayet Okan Arslan tarafından eksiksiz olarak dilimize kazandırıldı ve Kadim Yayınları tarafından yayımlandı. Editörlüğünü Bekir Berat Özipek ve Cemal Fedayi’nin yaptığı esere Özipek tarafından yazılan “İllüzyon ve Hayal Kırıklığı: Bir Devrimin Hikâyesi” başlıklı önsöz, Burke’ün fikirlerini ve Fransız İhtilâli’ne getirdiği eleştirileri çok iyi özetliyor.
Burke’ün görüşleri doğrultusunda şekillenen muhafazakâr düşünce geleneği toplumu bir organizma gibi görmekte, bu organizmayı oluşturan din, aile, gelenek gibi temel kurumların korunmasını istemekte, tedricî ve temkinli değişimi tercih etmektedir. Bu temel görüş bizde Elmalılı Hamdi Efendi tarafından “Beka içinde yenilenme, yenilenme içinde beka” diye formüle edilmişti. Tanpınar’ın Türkçesiyle “Devam ederek değişmek, değişerek devam etmek”...
Tecrübeden hareket etmeyen, akıl yürütmeye dayalı rasyonalist siyaseti, yani toplum mühendisliğini reddeden muhafazakârlara göre, başarının ve sağlıklı ilerlemenin kaynağı, din, tarih, gelenek ve tecrübe gibi kurumlardır. İnsanlığı nereye götüreceği belli olmayan devrimler tahmin edilemeyen olumsuz sonuçlar doğurur. İktidarın devrim yoluyla değişmesi meşru görüldüğü takdirde topluma açgözlülük, haset, intikam ve korkunun hâkim olacağını iddia eden Burke’ün bu kehaneti doğru çıkmıştı.
Burke’ü eleştiren ve ihtilâli yücelten Thomas Paine bile Kral XVI. Louis’nin idamına karşı çıktığı için Jakobenlerin hışmına uğramıştır.
***
Yeri gelmişken, bizde de Ahmed Cevdet Paşa’nın Tanzimat döneminde Fransız İhtilâli’ni Edmund Burke’ünküne benzeyen gerekçelerle eleştirdiğini hatırlatmak isterim. Bu ihtilâli sadece Fransa’da olup bitmiş bir hadise olarak değil, bütün insanlığın kaderini etkileyecek bir “fitne” olarak gören bu büyük tarihçi ve hukukçu, “İhtilâl çıkarmak, bir selin önünü açmak gibidir. Bir kere açıldığı gibi tabii hızı kesilmedikçe durmaz ve açanlar sedd ve bendine kadir olamaz. Ve yalnız kendi gelenleri getirmeyip ona yol verenleri dahi beraber gark ve telef eder. Binaen alâ zâlik Fransa İhtilâli’ne sebep olanlar hep bu veçhile birer bire telef olmuş ve her biri ettiklerin aynıyla cezasını bulmuştur,” diyordu.
Prof. Dr. Bedri Gencer, Hikmet Kavşağında Edmund Burke ile Ahmed Cevdet (Kapı Yayınları, 2011) adlı eserinde, Burke’ün ve Cevdet Paşa’nın görüşlerini mukayeseli olarak ele alıp analiz etmişti.
Burke’ün Fransız Devrimi Üzerine Düşünceler’ini Bedri Gencer’in bu önemli kitabıyla birlikte okumakta fayda vardır.