İnsan insana, gece gündüze, ay güneşe döner. Âlemin ortasında, kalbimizin etrafında döner dururuz.
***
Ezelden maceramız devam ediyor. Dünyayı ayrı, ahireti ayrı düşünürüz bazen. Dünyada inandığımız Allah’ı ayrı, ahirette bizi karşılayacak olan Allah’ı ayrı tasavvur ederiz. Oysa bu ikilik varlığın bölünmesi anlamına gelir. Aşkta varlık parçalanmaz, dünya ve ahiret birbirinden kopmaz. İnsanı yaşatan, sonra değiştiren, ahirete hazırlayan zamanın sahibi aynı. O aşkla yaşar, ebediyet yolculuğuna o aşkla devam ederiz.
“Hakk’ı seven aşıkların/Eğlencesi tevhit olur.” Tevhit ehlinin aşkı kavidir. Allah âşıkları kendine yaklaştırır, aşklar pekişir.
Aşk ehli karıncayla konuşur, dertleşir. Karıncayı karınca yapan, karıncayı kemal mertebesine taşıyan öz aşktır. Aşk; emeğin, alın terinin, sadakatin, bağlanmanın, azmin ve kararlılığın karıncada açığa çıkmasıdır. Gören her göz, işiten her kulak için karınca, ne büyük bir yol gösterici, ne büyük bir mürşittir.
Şeyhimiz karınca. Gönlümüzü sonsuz aşka açar, zikirle ağustosta yanarız.
Aşk; sabrı, umudu, gurbeti, vuslatı karıncayla yaşamaktır. Âleme kâmil haliyle bakıp onu görmektir. Karıncayı da âlemi de hayret makamından görürüz. Aşka iltica eder, karıncayla Allah’ı anarız.
Zikrim ağustos, şeyhim karınca.