Bugün yoldayız, düştük yola.
Dünyamız sevinçlerin, üzüntülerin, umutların yol işaretleri şeklinde tezahür ettiği bir yer.
Yol güzellerin, asil canların yoludur.
Orada şahit olduklarımız satırlara, sonra bizim içimize akar…
Gök kubbe sırrını yola çıkmış olana açar.
Gök kubbenin altında garipler, şarkılar, kelimeler var.
Gök kubbenin altında hüzünler, sevinçler var.
O sevinç kalplerimizin derinliklerine işler. Kalbi yola düşürür o heyecan. Bir çiçek nasıl yol bulursa toprağın derinliklerine, yol sevinci de kök salar kalplerimize, ışık saçar âleme.
Yolcu şarkısını, kelimesini arar.
***
Yolcu, taşıdığın kelam nedir?
Susamışsın taşırdığın boş değil.
Ne ararsan ara, âlemde bulduğun derman değildir.
Bulduğun, verdiğin, geçip gittiğin senin değildir.
***
Yürüyor, konuşuyor, durup dinleniyoruz. Arıyoruz, buluyoruz, yeniden yollara düşüyoruz.
İnsan da vakit tamamlana kadar o yolda yürüyecek, her kervanda bir meziyet, her tenhada bir güzellik görecektir. Hakikatin dilini gerçeklerin acısından öğrenecek, acıların lezzetini hakikatin gözlerinden görecektir.
Kelam taşırız, kendimizden taşırır, bir sırra yaklaşırız. Perde yırtılıp bir berzah, bir rayiha gelinceye kadar yorgun düşeriz. Sesimizin inceliğinde sevgi, gönlümüzün yumuşaklığında Hakk’ın mabedini taşırız.
İnsanın yükü ipek yüklü kervandan ötedir. Yükümüz öteyi aralar. Kendimizi görür, ötekini kavrarız.
Yolcunun hali nicedir. İnsan idraksiz yürürse zulümdür. İnsan hikmetsiz yürürse zulümdür. İnsan yerinde sayarsa zulümdür. Aşksız, muhabbetsiz yaşarsa zulümdür.
Karıncanın güneşte cılız ayakları ile taşıdığı sevgidir. Bülbülün ölesiye öttüğü sevgidir. Dervişin yırtık elbisesi sevgidir.
Sevgi eksik ve fazlalık istemez. Sevgi şeffaflık ister. Bir gönülde terazi varsa o gönülde sevgi barınmaz. Bir gönülde dost yoksa o gönülde dostluklar oluşmaz.
***
Vaktin ve rüzgârın yolumuza ne düşüreceği belli değildir. Bugün güzel söyleyenin yarın ne söyleyeceği belli değildir. Hakikat ok gibidir, bulur nicesini. Kim örtmüş zerrenin varlığını, kim açığa serebilmiş kainatın varlığını. Lakin yola çıkan kavrarmış nicesini. Yola çıkmak demek kendin olmak, hakikati aramak, sessiz adımlarla yol almak, incinmemek demektir. Kainattaki harabe olsan “seni saray sansınlar” sır verme demektir. Bu dünyadan hoş ayrılmak demektir.
Yolsuz, dostsuz, sevgisiz ayrılanın gönlüne ışık, gönlüne hayret, gönlüne heyecan, gönlüne tenhalar düşmemiştir. Kendini kenara bırakıp hakikati taşıyanlar yükün hakkını verecektir. Benliğini ortaya atanın varlığı kendisine yüktür. Fedakarlık her dem nakış nakış, kainata kulak kesilip diliyle, gönlüyle, varlığıyla hakikati söylemektir.
***
Yaşamak, yeşertmek, sır olup gitmektir.
Sır, ehlini aşikar edemez.
Sırrını can gibi taşıyanlara bir
ince selam.