Her insanın içinde bir yol hikâyesi vardır.
Kısmet dedim içime düştüm. İki kelam için düştüm.
Bir yoldur gelir dolanır yüreğimize. Söker içimizdeki dağları.
Yol umuda atılan adımdır, ucu sonsuza açılır. Her halin içinde yürümek, halden hale bürünmek, yoldaş olmak sevenlerin işidir.
Dağların, kelimelerin, gönüllerin ardı yolcuyu bekler. Kuşlar da bekler yolcuyu. Büyük bir heyecanla, umutla tutunursunuz yola.
Yol arınmadır; kalbi onaran, saflaştıran, büyük rüyalara hazırlayan.
İnsan, tek başına yola çıkar, hakikate yol alır, başlı başına bir âleme dönüşür. Işıklara, binbir renkli dünyalara tebessüm eder, yolda aydınlanır, parıltılı dünyadan sade ve sahici olana yönelir.
Sade ve sahici olan neresidir peki?
Sen düşmesini bilirsen kuşlar anlar dilinden. Sen sevmesini bilirsen ağaçlar selam eder gölgeleriyle. Sen yürümesini bilirsen hakikat, sevda aşikâr eder sana kendini.
Can tükenmez aşkla düşülen yollarda.
Gamlanmazsın seversen, beklemezsin sana gelinsin için. Adam olur, adam gibi yollarda koşturursun seversen.
Ama kuşdilinden anlamazsan, nazdan da zor anlarsın, yârdan da yaradandan da. Anne karnından, evvelden ve ahirden hele hiç anlamazsın.
Kuş uçmaz kervan geçmez tek bir gönül dahi yoktur. Sen ki bozkırlardan, dağlardan, kervanlardan ve onları taşıyan rahmet kapısı gönüllerden geçtin.
Yürüyün canlar, kulaklarınız ruhunuzu dinlesin. Yüzyıl geçecek koşacaksınız; kiminiz durulduğunu, kiminiz öldüğünü, kiminiz olduğunu, kiminiz solduğunu, kiminiz yorulduğunu iddia edecek, kiminiz dünya meselelerini çözmeye çalışacak.
Yüzyıl geçecek, kimisi çözülmeyen bir sır olarak kalacak. Kimisi ne makamlara erişecek, kendisine erişemeden kalacak. Kimisi nice sınavlardan geçecek bir sınavda kalacak. Kimisi prangalarla, kimisi putlarla, kimisi sırlarla geçip gidecek.
Otur seyret âlemi. Hulusi âşık mısın? Yoksa yoldaki taş mısın? Hesap etme varını yoğunu. Hesap eder Hak katettiğin yolu.
Herkes “bir mümkünün kıyısında.” Bir gürültü kopuyor zamanın gözyaşında. Cihan halkı gam ile meşgul.
Yerini hemen bulmak isteyenler var; yerinin ve yetişmenin derdinde olanlar var. Kendine haritadan yer edinen, levh-i kalemde yazılandan şikâyet eden, rıza göstermeyip feryat edenler var. Varlığa gönlünü bırakmayıp sahiplenenler var.
Varlığı nimet bilenler var bir de. Yanan pervaneler, yanan divaneler var.
Aşk yağmurlarıyla sırılsıklamlar. Gördükleri rüyayla meşk olmuşlar.
Âşıklara dert yetmiyor.
Bir hikâyeyle yola çıkarsın. Bin yağmurla durulanır, bir nehre katılır, bir rüyaya düşersin.
Kuşlar uçar göğsünde… Ve uçan kuşların göğsünde senin dostluğun emanet olur, selamın ulaşır gurbet diyarlarına.