Küçük güzeldir. Çocuk da güzeldir, çünkü küçüktür. Çok güzel bakar aleme. Hakikate bakar gibi bakar. Bir gizem saklıdır onda. Çocukluktan sonraki bütün yaşam bu gizemin iplik iplik çözülüşü. Ölüm, yumağın sonu.
Çocuğa “yumurcak” denmesi henüz çözülmeye başlamamış bir yumak olmasından.
***
Uzun cümlelerle anlatılamaz o. Çünkü onun uzun cümlesi yok. Uzun cümle kurmaz o.
***
Çocukluğa adanan her şeyde anlaşılması güç bir asalet, bir enginlik var.
Çocuk pir-u paktır. Allah ile rabıtası en taze olandır. Cennetten en son gönderilendir. Saf bir güzelliği, saf bir neşesi vardır.
***
İnsan, çocuğun nesneye bakışındaki saflıkta ortaya çıkar.
***
Çocuk başlı başına bir düğüm.
Şiire benzer çocuk. İmgelerle yüklüdür. Büyümek, imge aynasını bulandıran soluk gibidir. Bu soluk hohlama biçimindedir. Her hohlayış bir yaştır.
Büyümek, büyüleniştir. “Ben”in oluşması büyüler insanı.
Gençlik, bir bakıma büyülenme takvimidir. Büyümenin sınırı ölüm, bu takvimin son yaprağı.
***
İnsan dünyada giyiniktir. Kundakla gelir, kefenle gider. Çıplaklık, dünyadan bir soyutlanma. Soyunmuşlukta dünya dışılığa benzer bir mahremiyet var. Mahremiyette ise doğallık…
***
Ufuk imgesi yoğundur çocuklukta. Gerçekle tanışma -çocukluktan kurtulma- bu ufka çöken karabuluttur.
Ve çocuk aydınlığı sever. Korkar geceden. Sürekli ufuğu gözleme hevesi taşır. Çocuklukta görülen rüyalarda hep bu aydınlık ufuklar vardır. Ufukta kendini görür o. Anlamadan sever ufku.
Anlamak, çocukluktan kurtuluştur. “Kurtuluş” büyük bunalımları, krizleri barındırır içinde.
***
Gençlik çiğliktir, melezdir, yeşildir. Olgunluk sarı.
Sonbahar olgunluktur; kış, ölüm. İlkbahar; diriliş. Yaz; gençlik. Gençlik yaz sıcağına benzer, ateşlidir. Ateşi sonbahar yağmurları söndürür. Olgunluk yağmurları.
***
Çocuk, uyku ve unutuştur.
Uyku, dünyayı unutmak.
Ve uyanmak…
Unutanlara selam, uyananlara selam, hayata selam…
***
Bir de ölürse ten ölür, canlar ölesi değil.
***
Samed Behrengi’nin “Küçük Kara Balık”ını yazacaktım. Unuttum. Nasip.