Türkiye çınarımız

Bekir Fuat

Malazgirt ve bu toprakların ruhundan bize kalana dair bir şeyler söylemek istiyorum.

İnsan dünyaya kendi kalbiyle, kendi kavramlarıyla bakar. Kendi sözüyle anlamaya çalışır hayatı. Milletler de öyle. Hakeza kendi sözü, gönlü ve davası olan milletler büyük kültürleri, büyük rüyaları yaşatır.
Sultan Alparslan ve Malazgirt bize bu rüyayı yaşattı
Anadolu Türklere vatan oldu.

✵✵✵

İnsanlar da ‘bir yer’den söyler sözünü. Bir yerden bakar dünyaya. Bir yerden ve bir gönülden. Bir yerden bakarsanız her yeri görebilirsiniz. Yoksa baktığınız bir yer, neyi görebilirsiniz, ne söyleyebilirsiniz dünyaya?

Türkiye, gönlümüz… Durduğumuz ve baktığımız yerin adı.

Türkiye çınarımız bizim. Türkiye, imanımız… Bizim imanımız mayamıza işlemiş, mayamız da burada çalınmış, bu topraklarda. Biz Orta Asya’dan, Türkistan’dan, Horasan’dan gelen erenler ve dervişler yoluyla bu toprağı vatan yaptık. Anadolu o kadar süratle kavranıldı ki bu bir tarihi mucizedir.
1071’de Malazgirt Savaşı oldu, 1076’da İznik’te Türk devleti kuruldu; Süleyman Şah devlet kurdu. Bu süratli ve derinliğine oluşta aynı zamanda insanlar da mayalandılar, kendi kendilerini yoğurdular.
Bu toprakların gerçek bir vatana dönüştürülmesi bir bilgi hadisesi, bir bilgi meselesi değildir. İmanın kalbe ve toprağın derinliklerine akmasıdır. Kalbe inmektir. Çok basit ilkelerin kalbe inmesiyle, kalben benimsenmesiyle ilgili bir hadisedir. Tam da bu sebepledir ki Anadolu herhangi bir yer değildir. Biz buranın taşıyla toprağıyla ve gazâ heyecanıyla yoğrulduk ve bu topraklarda bir medeniyet kurduk. Bu iman meselesi de öyle ölçüye tartıya gelen bir şey değildir. Yaşanan bir hadisedir.

Peygamberimizin sancaktarı Ebu Eyyub El-Ensari’nin İstanbul önlerinde toprakla haşrolmasının elbet bir anlamı vardı. Anadolu’yu Malazgirt’ten çok daha önce baştan sona alt üst eden alperenlerin Hz. Eyyup’un bu ‘iman yürüyüş’ünden habersiz olduğu düşünülebilir mi?

1071’de Anadolu’nun tapusunu Doğu Roma’dan gazâ ile alan Sultan Alparslan’ın Hz. Peygamberin İstanbul’a gönderdiği mektubun izini sürdüğü açık değil mi? Büyük Selçuklulardan sonra 1076’da Anadolu’da kurulan devletimize ve bu topraklara Haçlıların “Türkiye” demesinin bir anlamı yok mu?
İslâm’ın, İslâm dünyasının çekim merkezi, ağırlık merkezi bu topraklar. Çünkü on birinci yüzyıldan itibaren İslâm medeniyetinin her türlü ağırlığını Türk milleti taşımıştır. Sadece siyasi açıdan değil medeniyetin diğer alanlarında da bu böyle olmuştur. İlk Haçlı seferleri Kudüs’ün kaybıyla neticelenmişti. On üçüncü yüzyıldan sonra da beş Haçlı seferi düzenlendi. Hedef, yine Kudüs’tü. Haçlıları daha çıkış noktalarında; Kosova’da, Niğbolu’da, Mohaç’ta bozguna uğratan bu toprakların imanıydı. Bu sayede İslâm dünyası ve Kudüs rahat nefes aldı. Geriye dönüp baktığımızda İslâm dünyasının merkezinde -bugün olduğu gibi- yine Türkiye’nin olduğunu görürüz.

Biliyorsunuz, Kudüs ve Mescid-i Aksa da Türk hâkimiyetindeydi. Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı da şimdi kabul edelim ki esaretten kurtaracak olan bayrak yine Türk bayrağıdır.

Yeryüzü coğrafyasında başka başka insanlık durumları da yaşanıyor. Onları da anlayıp seviyoruz elbette. Yeryüzünün dört bir yanında yaşanan insanlık durumlarına sonuna kadar bağrımızı açıyoruz, açacağız. Yeryüzü bize mescit kılındı ama Türkiye’nin bu mescidin en önemli cüzü olduğunu unutmayacağız.
Türkiye sılamızdır, vatanımızdır. Kudüs gözbebeğimizdir. Kudüs’ü seven adam güzeldir. Ama Türkiye’yi sevmeden Filistin’i tam olarak sevebilmek mümkün değildir. Hatta Medine’yi, Mekke’yi bile sevebilmek mümkün değildir. Bilmeden sevilemez. Çünkü ancak hakkıyla bilenler sever.

✵✵✵

Allah milletleri dilleri üzerinden yaratır. Yunus Emre de biz Türklere Allah’ın hediyesi. Türkçe sesini Yunus’la bulmuş bir dil. Yazdıkları Türkçenin duası, Türkiye’nin duası. Yunus’tan beri buradayız, güzeliz.
Bu topraklarda garip olmaya, garip yaşamaya zorlanan; ama bu toprağın her sahici yüreğine sahip biri gibi bir sırrı saklayan ve o sırla dünyayı anlamaya çalışan, onunla yolunu bulmaya çalışan insanlar olarak yaşayacağız burada.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.