İnsan, kelimeyi/kelimesini aramaya devam edecek kuşkusuz. Toprağını, sözün en güzelini, en mahremini, en aşikâr olanını aramaya…
* * *
Bir mefhumun ifadesi için harekete geçen tüm melekelerimizin ortaya çıkardığı şeydir kelime. Bir mesele zihnimizde şekillenmeye başlar ilkin. Onu tasavvur eder, sonra tasvir eder, kuvveden fiile çıkarır, onayını gönlümüzden alır ve sonunda onu açık ederiz. Söz, bir beden kazanmış olarak çıkar meydana. Biz kelimeyi davet eder, isteriz; o da bize verilir. Verilen kelime üzerinde düşünür, onu tanımaya başlarız, bu tanışıklık tefekkürle sürer ve neticede eyleme dönüşür. Bugün bizi düne göre daha güzel kılan bir eylemimiz varsa; kendisinde değer taşıyan kelimeleri hayatımıza kattığımızdan, onlarla hemhâl olduğumuzdandır.
Kelime, hayatımızla doğrudan ilişkili. Hayatlar ne kadar şahsiyetliyse kelime de aynı ölçüde şahsiyetlidir. Kelimelerimiz kalbe işliyor mu; başı dik, alnı açık mı? Sözümüz kalbe işlemiyor, alnı açık, başı dik değilse biz öyle olmadığımız içindir. İnsanın hayatı bir tezekkiye, arılaşmaya ve berraklığa yönelmişse kelime de en güzeliyle nasibini alır ondan. Söz hayat bulur, gönle ulaşır. İnsanla hemhâl olan söz kalbe nüfuz eder, hikmete dönüşür. Kalp kelimeye yürür ve onu fetheder. Aşk ve hikmetten nasibini almayan söz yüktür kalbe.
* * *
Allah her insana bir ismi ile tecelli eder. Her birimizde bu tecelli farklı ve çeşitli. Her insan sözüyle/gönlüyle özel. Söz kimin dilinden çıkmışsa onun kişiliğiyle anlam kazanır, onun rengine boyanır. Renklerin buluşmasından yeni renkler doğar. Söz tohumdur. İki güzelden bir başka güzel çıkar. Yağmurun, toprağın güzelliği bir araya gelir, iki ayrı güzel olsalar da geride muhabbetin kokusu kalır.
Sohbetin ve yakınlığın kaynağı aşktır. İki insan muhabbet için bir araya geldiklerinde, muhabbetin tecellilerini o anda çok fazla hissetmeyebilirler. Ancak Allah orada başka bir şey yaratır ve hasıl eder. O ‘şey’, o iki insanı tutar. Allah o muhabbetten dolayı o insanları korumaya alır, onların muhabbetlerinin devamını temin eder. Sevgiyle yunmuş manevi bir iklime girilir.
Sözün bizi getirdiği yer, muhabbet.
Muhabbetli pazarlar.