Kelimeler, albayım. Bazı anlamlara gelmiyor.” demiş Oğuz Atay. Kelimeler bazı anlamlara gelmiyor, evet. Bazen pek çok anlama gelse de bazen kocaman bir hiçlikten öteye gidemiyor.
“Seviyorum”daki delikanlılık başka hiçbir kelimede yok mesela.
“Delikanlı” kelimesindeki asalet başkasında yok. Ve “asalet”teki asillik…
Mesela “aşk” kelimesi; çok içli, çok derin, çok güzel. Arapça aslı “ışk.” Sözlükteki karşılığı “şiddetli ve aşırı sevgi; bir kimsenin kendisini tamamen sevdiğine vermesi, sevgilisinden başka güzel görmeyecek kadar ona düşkün olması” olsa da aşk deyince her birimizin aklına gelen, gönlüne düşen başka.
Güzel kelimelerden bir kelime daha: “gönül”... Gönül evimizdir, bahçesinde güller açan. Varlığı, hakikati onunla anlar, ona yaslanır ruhumuz. Biz gönülde anlam bulur, hakikat güneşine onunla yaklaşırız.
***
Kelimelerin dünyası büyülü, kelimelerin dünyası heyecan verici.
İnsanın da bir kaderi var; tıpkı kelimelerin kaderi gibi.
Kelimenin kaderi ve insanın kaderi…
Kelimenin yolu ve insanın yolu bir yerlerde kesişir. Kelimeler bizi bulur. Biz kelimeleri buluruz.
Kelimelerde hayat buluruz.
***
İnsan, kendi kelimesini aramaya devam edecek kuşkusuz. Toprağını, sözün en güzelini, en mahremini, en aşikar olanını aramaya…
Kelimelerle yürüyoruz, kelime için yürüyoruz, yolumuz açık olsun.