“iyi günler ilerde anneanne
iyi günler ilerde
rüyalarında senin ne kıyamet
kopuyor
ne de bir gül düşüyor dalından
oysa ne sarışın kızlar
göz kırpıyor esmer delikanlılara
ne de ortadoğu
bir gül bahçesi oluyor”
Hüseyin Atlansoy
Hayretini yitirmek, bu yüzyılın insanlığa hediye ettiği ruh hali.
Alışmak, kanıksamak, kabullenmek...
Aman bana ne demek, suya sabuna dokunmadan yaşamak, insanlığın bugünkü trajedisine şaşırmamak…
Her şeyin meşru kılındığı günlere tutsak edildi ruhumuz.
Ruhumuz tutsaktır artık.
“Felaketin ortasındayız, kapitalizmin bizi ulaştırdığı yerdeyiz. Laik, demokrat ve neşeliyiz.”
***
Buraya geldik.
İnsanlık çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştı artık.
Gidilecek olana gidildi ve buraya gelindi!
Sevgilerimiz, diyaloglarımız çok modern artık.
Bize enjekte edilen bir şey var.
Bir ilaç, bir iğne veriyorlar, hoşumuza giden cinsten ilaçlar…
Her şeyin mümkün olduğunu, her şeyin meşrulaştırılabileceğini, her şeyin yine her şey olabileceğini öğretiyor aldığımız ilaçlar.
***
Evrenseliz, demokratız, serbest pazar ekonomisi hepimize lazım.
Dünya vatandaşıyız artık.
Saatli dakikalı görüşmelerimiz, parlak CV’lerimiz, yeni ilişki formlarımız var artık.
Evlerimiz, şehirlerimiz evrensellik provalarının sahnelendiği yerler artık.
***
İnsan hiçbir şeye hayret etmemektedir; bu dünyayı aşmış, yapacaklarını yapmış, söyleyeceklerini söylemiştir.
Hayret nidalarına da mucizelere de ihtiyacı yoktur.
Tanrıyı öldürmüştür.
Umuda ve kutsala da ihtiyacı yoktur.
Umudu ve umuru olmayan insan var artık.
Umutsuz ve umarsız yaşayabilir artık.
***
Seyreden, seyrolunan adamların dünyasıdır hayat.
Hayat bir seyir zevkidir artık. Yaşam yaşanmamışlıktır; ‘farzedilen’, ‘velev ki’, ‘güya’ denilendir.
***
İşin sırrı çözülmüştür.
Gerçeğe vakıf olunmuştur.
Aramak yok, hayret yok, bulduk her şeyi!
Bulduk, ne güzel.
Dağılabiliriz.