Hocalı katliamı

Bekir Fuat

Hocalı kasabasını bilir misiniz? Hankendi’yle Ağdam’ı birbirine bağlayan yolun üzerinde tek başına bırakılmış ve çocuk kanlarıyla yeşermiş tarlalarıyla bize gülümseyen, iki devletin ortasında kalmış kanlı çığlıklarını siyasi çıkar hesapları uğruna kimselerin duyamadığı garip bir memlekettir ve orda bir köy var uzakta dedikleri yerdir Hocalı.

***

Hocalı katliamı nedir?

Karabağ Savaşı sırasında (1992-1994) Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan’a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde katledilmesi hadisesidir.

26 Şubat 1992’de Rus desteğiyle Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında Ermeni çeteleri suçu sadece Türk olmak olan 613 kişiyi öldürdü. Bunların 63’ü çocuk, 70’i yaşlı. 150 kişi ise hâlâ kayıp.

Ermeni çetelerinin büyük Ermenistan hayali için Hocalı, askeri açıdan stratejik öneme sahip. Katliam, 25’ini 26’sına bağlayan soğuk bir Şubat gecesi başladı. Önce Rus tankları, ardından da yüzlerce Ermeni askeri Hocalı’ya girdi. Ağır silahlar kullanıldı. Hastaneler, okullar, camiler bile vuruldu. Hocalı’da Ermeni vahşetinden etkilenmeyen mabet kalmadı. Evler yakıldı, Hocalılar hunharca katledildi.

Meselenin aslı, Ermenistan dünyanın gözü önünde Azerbaycan’a saldırdı ve topraklarının yüzde 25’lik bir bölümünü işgal etti. Savaş şimdi durmuş olsa da diplomatik savaş hâlâ devam ediyor. Rus destekli Ermeni çeteleri işgal ettikleri Azerbaycan yurdundan çekilmedikleri sürece bu savaş devam ediyor demektir.

Karabağ’da, Hocalı’da canlarını vatanları için veren şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaralılarımızın acılarını paylaşıyor, vatan toprağının geri alınması için ne gerekiyorsa yapılmasını diliyorum, can-ı gönülden.

Katliamın, o kanlı çığlıkların yıl dönümündeyiz.

Peki ne yapmalı, Hocalı’yı nasıl anmalı?

Geçen yıllardan da biliyoruz, bu vahim hadisenin ülkemizde konuşulmasında ciddi bir sıkıntı var. Hele hele bizim yazarçizerlerin, kanaat önderi kabul edilen zevatın bu meseleye duyarsız kalmasını anlamak zor. Hocalı hiç yaşanmamış sanki. Hocalı’yı zikredenler de “aman milliyetçi görünmeyelim” de işte bir şeyler söyleyelim diyorlar; o kadar.

Yani Hocalı hakkında düşünürken, yazarken veya konuşurken asla müstakil olarak Hocalı demeyelim, dememeliyiz, neme lazım milliyetçi falan görünürüz, bu acının şiirini tek başına anmış olmamak için hemen araya birkaç entelektüel lakırdı sıkıştırmalıyız. Yine geçen zaman içinde şahit olduk, “Hocalı tamam da, Hrant Dink’i unutmayalım” başlıklı yazılara.

Bize dayatılan gündemlerle dolan zihni meşguliyetlerimiz kendi dilini unutan televizyon yorumcularının ve yazarların hiç bitmeyen şu ‘entelektüel sancıları’na emanet artık. Amin diyebilmeyi fiyaka bozan bir şey sanan ki amin diyebilecek dualara değmeyen bir ruhsuzluğa da çoktan gönül indirmişiz biz hep beraber; Allah bizi affetsindir son sözümüz.

***

İnsan hakları muhabbetinde şampiyonluğu kimseye bırakmayan bizim yazarlarımız Hocalı’yı niye ağzına almaz hiç? Niçin aklına bile getirmez? İnsan hakları var, Hocalı yok öyle mi? İnsan hakları var, Hocalı için bir fatiha yok, öyle mi?

Hocalı mazlumlarını anmaya, dünyadaki tüm mazlumları anmaya mecburuz, mecburiyetimiz insan haklarından değil, kardeşlik hukukumuzdan mülhemdir. Yaratılanı sevmek boynumuzun borcudur, ucuz bir hümanizmle değil, en derin kalbi muhabbetlerimizle.

Hocalı’ya ağlayalım, o mazlum kasabaya, orada yalnızca zevk ve intikam uğruna katledilen evlatlarımıza ağlayalım. ‘Ama’sız, ‘şimdi efendim’siz, delikanlı gibi, yaradandan ötürü…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.