Enver Paşa yüz sene önce şehadet şerbetini içti. (4 Ağustos 1922, 41 yaşındaydı.) Türkiye Enver Paşa hakkında hala mühim bir soruya cevap arıyor: Enver Paşa bizim için ne anlam ifade ediyor? Bir de Enver Paşa’yı benim için önemli kılan şey nedir? diye düşündüm.
Nevzat Kösoğlu’nun sözlerini hatırladım: “Osmanlı’nın çöküşü de kuruluşu gibi bir destan. Çöküşün kahramanları olan neslin bayraktarı Enver Paşa’dır. Onların varlığıyla İmparatorluğun çöküşünü birlikte düşünmek şaşırtıcıdır ve haksızlık gibi görünür. Onların yürekleri de hayalleri de dağ gibiydi. Asla küçük düşünmüyorlardı. Devleti, ülkesi ve milletiyle kurtarmak için kendilerini ateşlere atarken, her biri İmparatorluğun bir uzak köşesinde, bütün Müslüman dünyayı kurtarmayı düşlüyor ve bunun heyecanı ile sarsılıyorlardı. Büyük düşünmek, büyük rüyalar görmek büyük zamanların görüntüleridir. Oysa bunlar çöküyorlardı ve çökerken bile yüreklerindeki ve kafalarındaki büyüklükleri terk etmiyorlardı. Sonra, Anadolu’ya çekildik. Artık onları anlamak zorlaştı. İnsanlarımızda yürekler daraldı, ufuklar kapandı; araya anlamsız siyasî endişeler girdi.”
***
Sarıkamış’ta “90 bin askerimizi öldüren adam” dedik sonra utanmadan. Erzurum’u, Sarıkamış’ı “Turan” zannedip Enver Paşa’yı, “askerlerimizi Turan yolunda kırdırmakla” suçladık. Oysa dedelerimiz Irak’ta, Filistin’de, Kafkaslarda, Çanakkale’de vatan topraklarını savunuyorlardı. İngiliz ordularının buralarda ne aradıklarını sormak yerine, onların yüce makamlarını tartışmaya açtık.
Sarıkamış’ta bir vatan müdafaası yapıldı; orada şehit olan 90 bin veya 10 bin can için “Boşu boşuna öldü” demek şehitlere saygısızlık.
Rus ordusu, Batı’da Almanlarla kavga halinde olduğu için, Ruslar bütün ağırlığını oraya göndermiş. İşte Enver Paşa Doğu cephesinde Rus Ordusunu yenebilirse Kafkaslara kadar önümüz açılacaktır.
Azerbaycan ile ilişki sağlandıktan sonra da ikmal gibi problemler ortadan kalkacaktır. Bizim Birinci Dünya Savaşı’ndaki temel problemimiz ikmaldi çünkü. Azerbaycan ile irtibat kurduğunuz zaman, bir defa o petrol kuyuları sizin elinize geçiyor. Ayrıca, Ruslar Erzurum’a kadar gelmişler. Sarıkamış harekâtı başarılı olsaydı, Türkiye’nin birçok meselesi çözülmüş olacaktı. Enver Paşa’nın başında bulunduğu İhsan Paşa’nın kolordusu tam planlanan saatte Sarıkamış’a inmişti. Planda bir yanlışlık yok. Komutanlar, Enver Paşa’ya ayak uyduramadılar. Plana uyamayanlar da Enver Paşa hakkındaki olumsuz propagandayı yapan komutanlar. Bunlar hatıralarında sorumluluğu Enver Paşa’nın üzerine attılar. Enver Paşa Türkistan’da şehit olmuş tabii, cevap verecek kimse yok.
Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusların ve İngilizlerin uçaktan dağıttıkları propaganda broşürleri var. Bizim tarihçiler o broşürlerden etkilenmiş olmalı. Genelkurmay arşivinde toplanan o broşürler yayınlandı. Özellikle Rusların yayınladığı propaganda broşürlerinin yüzde 90’ı sadece Enver Paşa hakkında.
Biliyorlar ki Enver Paşa ordunun ruhudur. Enver Paşa’yı yıpratabilirlerse ordu çöker. O broşürlerde yazılı olan propaganda sözlerini bizim bazı yazarların kaleminde, dilinde de görüyoruz.
***
Enver Paşa’yı Birinci Dünya Savaşı sonrasında Kafkaslarda ve Türkistan’da görüyoruz. Onun zaten bütün hayatı idealizmdir. Enver Paşa şehit olacağına karar vermiş olarak gider Türkistan’a. “Bizden sonra gelecek nesiller inşallah büyük davayı başaracaklar,” der. Yurt dışına çıktıktan sonra Enver Paşa’nın söylemi bütün İslâm âlemini kapsar. Hiçbir ayrım gözetmez. Onun tüm davası İslâm kardeşliğidir. Yani bir problemi düşündüğü zaman “Sadece Türkistan’ı kurtaralım” demez, “Bütün İslâm dünyasını ayağa kaldıralım, omuzlaşalım, yardımlaşalım,” der.
Enver Paşa’nın derdi İslâm ülkeleri üzerine çöreklenmeye çalışan Batılı devletlerle mücadele etmek. Onun için “Dünya İslâm İhtilal Cemiyetleri Birliği”ni kurar.
Şu sözler onun: “Ben bir ideal takip edeceğim, o da İslâm’ı ezen Avrupalılar ile pençeleşmek için bütün Müslüman ve Türkleri harekete geçirmektir. İslâm âlemi için faydamız ve belki de tehlike olduğunu hissettiğimiz anda memlekete geleceğiz. İşte bu kadar.”
Enver Paşa’nın beni asıl etkileyen yönü ülkücülüğüdür. Hele de kişilik eğitimine, kişilikli insanlara ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde. Çocuklarımızın kişiliklerini oluştururken örnek alacakları kahramanlara ihtiyaç var bugün. Tıpkı kendi küçük evreninde kurduğu hayalleri, mekânı ve zamanı aşan bir yaklaşımla gelecek nesillere miras bırakan Enver Paşa gibi. Esasında o, bir yanda dert çekip barut öksüren bir neslin ruhunu temsil ediyor, diğer yanda Türkiye’nin geleceğe uzanan cihanşümul arayışlarını. İşte tam da bu nedenle Enver Paşa’nın en mühim özelliği güzel hayaller kurması değil; Türk milletine üzerinde hayaller kurabilecek bir coğrafyanın varlığını öğretmesiydi.
Rahmetle, muhabbetle anıyorum.