10 Mayıs ile 16 Mayıs, “Engelliler Haftası.” Engellilerin sorunlarını konuşmaya devam…
Tecrübelerimizden biliyoruz ki, engellilerin sorunlarının çözümü pek çok sorun gibi zihniyetle ilgilidir. Zihniyet değişmediği sürece, engellilere dönük hangi yasaları, hangi düzenlemeleri geçirirseniz geçirin sağlıklı sonuçları almanız mümkün değildir.
***
Aslolan bakış açısıdır. Toplum engellilere nasıl bakıyor? Onlara yaklaşımı nasıl? Engelli, toplumda “muhtaç” bir varlık olarak mı algılanıyor, yoksa -her insan gibi- bir “birey” olarak mı?
Bu sorulara vereceğimiz cevap engelli bireylerin sorunlarının gerçekten çözülüp çözülmeyeceğini de ortaya koyacaktır. Engelliye bir “muhtaç” gözüyle bakıldığı sürece ve bu bakış açısını değiştirmediğimiz müddetçe engelli bireyin sorunları da devam edecektir.
Engelli dediğimiz kişiler birer insan… Onların da tıpkı diğer insanlar gibi bir hayatları var. Onlar sadece özel ihtiyacı olan insanlar…
Engelli deyince onların “çok özel” insanlar olduklarını anlatmak için muhakkak bir başarı hikâyesi olmak zorundadır. Milyarlarca normal insanın başarı hikâyesine ihtiyaç yoktur. Ama engelliler bir şeyleri başarmak zorundadır…
Hemen engelli dehalar sıralanıverir.
Johann Sebastian Bach çaldığı orgla en güzel eserlerini hayatının son döneminde verirken gözleri görmüyordu…
Ludwig van Beethoven piyanosunun tuşlarına dokunup en dokunaklı eserlerini üretirken kulakları duymuyordu…
“Çile çekmemiş insanların çok az meziyete sahip olduklarını tecrübe ettim” diyen kölelikle savaşın öncüsü Abraham Lincoln Marfan sendromuyla cebelleşiyordu…
Aldous Huxley de kara ütopyanın en ünlü eserlerinden biri olan “Cesur Yeni Dünya”yı yazdığında gözünün feri söndü sönecekti…
Franklin Delano Roosevelt dördüncü kez ABD Başkanı olduğunda tek istediği ayağa kalkıp birkaç adım atabilmekti…
Thomas Edison dünyayı aydınlatırken pek çok şeyi işitmiyordu…
ASL hastalığından dolayı boynundan aşağısına söz geçiremeyen Stephen Hawking evrenin sırlarını çözen adam olarak tarihe geçiyordu…
Bağlamasının tellerine dokunduğunda kara toprağın gerçek dostumuz olduğunu hatırlatan Aşık Veysel dünyayı artık görmese de dünya onu hayranlıkla izliyordu…
“Kültür ikonu” haline gelen engelli ressam Frida Kahlo, çelik korselerle yatağa bağlanmış bir şekilde tavandaki aynadan kendini resmediyordu…
***
Aslında engelli, gerçekten Allah’ın onlara bahşettiği bazı özellikleriyle olağanüstü yeteneklere sahip bir deha olabiliyor. Ancak aslolan normal hayatta sıradan engellilerin nasıl bir hayat sürdüğüdür… Aslolan onların hiçbir dahi projeye, buluşa imza atmadan “insanca” yaşayabilmeleridir.
Diyeceğim o ki, nasıl pek çok sağlıklı insan “dahi” olmadan hayatını bu toplum içinde sıkıntısız sürdürebiliyorsa, engelliler de “dahi” olmaları beklenmeden normal bir hayat sürebilmelidir.
Onlardan ekstra bir şeyler beklemek ve “açıklarını” bu şekilde kapatmalarını düşünmek… Belki de en büyük problem bu yaklaşımdır.