Engelli uzvunu yitirir, insan olma vasfını değil!

Bekir Fuat

Türkiye’nin tek gerçeği, tek gündemi siyaset değil. Ortadoğu değil. Tek gerçeğimiz Rusya ve Amerika ile ilişkiler de değil. AB meselesi de değil. Başka hayatlarımız, başka gerçeklerimiz de var. Yüzleşmemiz gereken, açık yüreklilikle konuşmamız gereken gerçekler.

3 Aralık, “Dünya Engelliler Günü.” Ülkemizde on milyona yakın engelli var. Onların hayatına dahil olabilecek miyiz? Onları hayatımıza dahil edebilecek miyiz? Onlar dediğim; evleri uzakta olanlar... Onlar dediğim; annemiz, arkadaşımız, komşumuz...

***

Hepimiz engellilere nasıl davranacağımız konusunda tedirginlik içindeyiz, gördüğüm o. Engelli dediğimiz kişilerin insan oldukları çok aklımıza gelmez. Oysa duyguları, düşünceleri, bir hayatları var. Onlar sadece özel ihtiyacı olan insanlar.

Engelliler günü aslında engellilere değil, insan olarak kendimize ne kadar değer verdiğimizi hatırlatmalı. Oysa ki bizler engelli olduğumuz anda insan olma kriterlerinden birini kaybediyormuş gibi dünyanın ortasında kalıveriyoruz.

Engelli insan, sadece bir uzvunu yitiriyor, ya da bir uzvu işgörmez hale geliyor. Toplumdaki engelli algısı ise insanın bir uzvunu yitirmesi değil, insana dair kriterleri yitirmesi gibi bir düşünce olarak karşımıza çıkıyor.

Kolsuz, bacaksız, gözsüz, kulaksız, burunsuz, saçsız, parmaksız, böbreksiz bir insan olamayacağını düşünüyoruz. İnsan olmanın asli unsurunun bu uzuvlarla doğrudan ilgili olduğunu düşünüyoruz…

Engelliye davranışlarımızın altında belki de böyle sakat bir mantık var. Ona bu zaviyeden bakmaya başlamamız belki de engelli meselesindeki en önemli zorluklardan birisi.

Hayatta engellinin yeri, konumu en büyük problem alanı.Onlara nasıl davranacağımızı bilmiyoruz. Engelliyi nereye koyacağımızı şaşırıyoruz. Hatta engelliyi hiçbir yere koymadan yok saymak gibi bir seçenek de toplumun bir bölümünde kabullenilmiş bir durum.

Vaziyet şöyle: Engellilerle mümkün olduğunca karşılaşmayalım, onun zayıflıklarını görmeyelim!

Onları uzaktan sevmeyi tercih ediyoruz.

Onları engelli halleriyle gördükçe kendimize dair handikapları da görür ve insan oğlunun o kadar da güçlü bir varlık olmadığını anlarız korkusu hakim.

Engelliden kaçarak kendi gerçeklerinden kaçacağını düşünenler var. Bu durum bir tür ‘rahatlık’ sağlıyor olmalı. Engelliden uzak durmanın/kaçmanın en önemli nedenlerinden birinin bu korku olduğunu düşünüyorum.

İnsan garip bir şekilde güçlüyü ve güçlü olma duygusunu seviyor.

Engelli ise toplumda zayıflığın, çaresizliğin sembolü.

Bu zayıflık sembolüyle yan yana anılmak istemiyoruz…

Engelli ile birlikte anılan bir kavram da merhamet. Merhamet duygusunun yalnızca eksikler ve eziklere dönük bir duygu olduğunu düşünüyoruz. Sadece engellilerin merhamete ihtiyacı olduğunu düşünüyor, engelliye merhamet göstermenin bir lütüf olduğunu zannediyoruz.

Oysa merhamet engelli engelsiz dinlemez. Merhamet, insan olmaya dair en önemli, en rahmani vasıftır. Darda kalan herhangi bir dostuna nasıl ilgi gösteriyorsan, engelli olarak gördüğün bireyi de o kefeye koyarsan, öyle görürsen merhamet duygusundan sen de nasibini almış olacaksın.

İnsanın merhamet gösterirken bu durumu -maddi ya da manevi farketmez- bir kar zarar ilişkisi içinde düşünüyor olması ise acınılası bir durum.

Ayaksız, kolsuz, burunsuz, kulaksız, parmaksız insan olabilir… Oysa kalpsiz insan olmaz. Kalp hissetmiyorsa, kalp acımıyorsa, kalp kırılmıyorsa, kalp ağlamıyorsa o kişi engelli değildir ancak insan olduğu da şüphelidir.

***

Engelliler meselesinde yeterli dert ve duyarlılık sahibi değiliz. Duyarlı olduğunu göstermeye çalışan bürokrat ve siyasetçi meselenin vitrin kısmıyla ilgili daha çok. Millete bakarsan, millet de engellileri uzaktan sevmeyi tercih ediyor. Engelliler de diyor ki: “Biz bedensel yeteneklerimizden yoksun olalım buna bir şekilde katlanırız eyvallah da devletimiz, toplumumuz ‘sosyal’ ve ‘duygusal’ yeteneklerini kaybetmesin!”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.