Zaman zaman sevdiğim kitaplara, yazarlara dönüyorum. İyi geliyor bana. Onlardan biri de kıymetli entelektüel İsmet Özel.
Kaç yaşındaydım İsmet Özel’in ilk kitabını okuduğumda hatırlamıyorum. Kitap aklımda: Zor Zamanda Konuşmak. İbrahim Kiras’ın doğum günü hediyesiydi. Çok sevdim. Hâlâ en sevdiğim yazıları o kitaptadır.
Zor zamanda konuşmayı Cuma Mektupları ile sürdürdü İsmet Özel. “Bir siperden söz ediyorum.” diye başlıyordu ilk cümle. Daha ilk cümleden bir cephe açıyordu. “Durduğumuz yer Türkiye. Kâfirle çatışmayı göze alan Müslümanların ülkesi” diyordu.
İsmet Özel’in yazılarında Türkiye hep merkezde. Özel’de hakikat, Türkiye’nin kendisidir. Türkiye, Müslümanlığımızın tecessüm ettiği yerdir.
Özel, macerasını “Kitabın ortasından konuşmak gerek” diyerek sürdüren bir isim. “Türk olmak için Müslüman olmak yetmez,” der mesela. “Neden Müslüman mısın, gâvur musun değil de, Türk müsün, gâvur musun? Diye sorar mesela.
Hiç bekletmez cevabı: “Çünkü Müslümanlık çok geniş bir şey. Müslümanım, diyen bir adama, sen Müslüman değilsin, denmez. Ama Türk olmak için Müslüman olmak yetmez, bir de kâfirle çatışmayı göze almak gerekir. Yani anadan babadan Türk doğan bir insan yoktur. Benim anam babam Türk, ben Türküm; yok öyle bir şey! “I’m an American Muslim (Amerikalı bir Müslüman’ım)” dediğin zaman, Türk olamıyorsun. Çünkü “I’m an American Muslim” dediğin zaman, Malcolm X’in ölümünü onaylamış oluyorsun. Çünkü Malcolm X diyor ki: “Ben Amerikalı değilim. Ben Amerikan rüyasının kurban ettiği 20 milyon insandan birisiyim.”
İsmet Özel gözünü Türkiye’den başka bir yere çevirmeye niyeti olmayan şair. Türklerin davasının Dâr’ül İslâm davası olduğunu söylüyor. Onun da omurgasını İstiklal Marşının oluşturduğunu söylüyor.
Vatan toprağından Kâbe’ye bakan Türkçenin hakiki evlatları var. Yunus Emre’den Namık Kemal’e, Mehmet Akif’ten Sezai Karakoç’a, İsmet Özel’e kadar nöbet bekleyen şairlerimiz var. Bin sevgi hepsine.