Ben öyle bilirim ki yaşamak/berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır.” Çocuklar “berrak bir gökte” kendileri için savaşan insanları severler.
Çocukların sevdiği insanları sevebilirsiniz. Onların güvendiklerine siz de güvenebilirsiz. Çocuk yanılmaz. Umut yanılmaz çünkü. İçimize işler umut, güzelleştirir dünyayı.
***
Çocuklar ilmek ilmek dokur dünyayı. İlmek ilmek yaşatırlar umudu, güzelliği. Onların durdukları yer insanın arınma yeridir. İnsan da hep oraya bakar. Hakikate bakar gibi çocuğa bakar insanoğlu.
***
Çocuklar herkese güvenmez, sevmez herkesi. Onların sevdiklerini melekler sever, evren de sever. Çocukların sevgiyle baktığı insanlar dünyanın da umududur.
***
Pek severek okudukları bir yazar var çocukların: Samed Behrengi. Behrengi 1939 doğumlu, İranlı, öğretmen ve çocuk hikayeleri ile halk masalları yazarı. Tebriz Türklerinden. O, çocuğa dokunan bir masal kahramanı. Çocuklar da genç öğretmene sokulur, bağrına basar. 1967 yılında Aras Nehri’nin kıyısında ölü bulunur Behrengi. Öldürülmüştür esasen. Sadece çocuklar sevmiyor onu, büyükler de pek seviyor “Küçük Kara Balık”ın, “Püsküllü Deve”nin, “Bir Şeftali Bin Şeftali”nin yazarını, yazdıklarını.
***
Şeftaliyi konuşturuyor Samed Behrengi.
Şeftaliyi konuşturan kalbini de konuşturur.
***
“Bir Şeftali Bin Şeftali” onun en tatlı öykülerinden biri. İki küçük arkadaştır yola düşen: Sahip Ali ile Polat. Bir de dalından kopmuş dünya güzeli bir şeftali. “Bir Şeftali Bin Şeftali”yi şeftalinin ağzından dinleriz. Toprağın altında kalın kabuklu bir çekirdek olarak nasıl uyuyup beklediğini, mevsim bahara dönüşünce nasıl çekirdeğin kabuğunu ikiye ayırıp içinden filizlenip boy attığını, nihayetinde toprağın üstüne çıktığını, ağaç olabilmek, meyve verebilmek, özellikle Sahip Ali’ler yesinler diye dünya güzeli şeftalilerle dallarını süslemek için nasıl çabaladığını hüzünle okursunuz.
O güzel şeftali ağacının bir de küsüşü var... Bir de dost yolunda can veren Sahip Ali’nin sizde bıraktığı gözyaşları...
Bir şeftaliye, bir çocuğa dokunarak güzelleşebilirsiniz.
Şeftali bir tohumdur. Tohumsa hayatın baharı. Toprağın derinliklerine kök salar tohum; kokular, çiçekler, sevgiler verir. Sevgi dağıtır arzu edene. O sevgiyle büyür insan, alem o sevgiyle yaşar.
***
Sahip Ali ile Polat bir şeftaliyi bin şeftali yapmak ister.
***
Bir ağacı yaşatmak bir insanı yaşatmak gibidir. Emek ister, kutlu bir sevgi ister. Sahip Ali’yle Polat da ömürlerini ağaca adar. Onu beslemek, büyütmek için yaşarlar. Dünya zalimdir. O ağacın altında serinleyecektir zalım dünyanın soyluları. O ağacın meyveleri yoksullara, yola düşmüşlere, gariplere dua olacak, derman olacaktır. İyiler o ağacın altında toplanacak, muhabbetle birbirlerine bakacaklardır.
***
Şeftali ağacı bütün güzel ağaçlar gibi dallarını bağrına basar, çok sevdiği dalları için yaşar. İnsan da tıpkı o şeftali ve dalları gibi sevdiğinin bağrına yaslanmak, sevdiğini bağrına yaslamak, sevgiyle yaşlanmak, sevgiyle yaşamak ister.
***
Sahip Ali ile Polat’ın birbirleriyle ve şeftali ağacıyla dostluğu kelimelere sığmaz.
***
Hani bilirsiniz şu meşhur Gezgin’in hikayesini. Gezgin bir gün bir köye uğradıktan sonra köy çıkışındaki mezarlık sakinlerine bir fatiha okuma niyetiyle mezarlığa girer. Fatiha okuduktan sonra mezar taşlarındaki yazılar dikkatini çeker. Her mezar taşında ölüm ve doğum tarihinin yanında parantez içinde bir de yazı vardır:
“Bekir Fuat: Doğum Tarihi 1996. Ölüm Tarihi 2020 (44 Gün Yaşadı)”
“Hatice Güngör: Doğum Tarihi 1988. Ölüm Tarihi 2017 (21 Gün Yaşadı)”
“Samed Behrengi: Doğum Tarihi 1939. Ölüm Tarihi 1967 (Bir Milyon Yıl Yaşadı, Yaşıyor)”
Böyle devam edip gidiyormuş canlar listesi. Doğum ile ölüm tarihleri hesaplandığında ortaya yıllar çıkarken neden parantez içine sayılı günler yazılmıştı? Gezgin konuyu merak edip köye döner. Köy ahalisinden bu işin hikmetini sorar. Köylülerin açıklaması şudur: “Herkesin bir not defteri vardır burada. Bu not defterine insanlar sadece dostlarıyla yaşadıkları günleri ‘yaşadık’ diye yazarlar. O kişi öldüğü zaman biz de gider onun not defterini açar ve kaç gün yaşamışsa onu parantez içinde yazarız.”
Samed Behrengi’ye rahmet, Sahip Ali’ye sevgi. Bir de Sadık Battal’a…