Ankara soğuk. Adı üstünde Ankara. İnsanlarını da kendine benzeten bir şehirden bahsediyoruz. İstanbul’da mesela, Fatih’ten Şehzadebaşı’na doğru yürüyorsunuz, solda Bozdoğan su kemerlerini görürsünüz, arkada Fatih Camii vardır, sağda deniz… Veliler, deliler herkes orada. Daha geniş bir gökyüzünde yaşadığınızı hissedersiniz.
***
Atlayıp uçağa Ankara’ya geliyorsunuz. Küçük bir dünya vardır karşınızda. Küçük dünyaları olan insanların şehri. Kravatları ve mesaileri vardır insanların. Bir üst makama ulaşmanın telaşı içindedir bürokrat. Memlekete hizmet yarışı, daha yukarılara gelme yarışına dönüşmüştür. Randevular mesai çıkışına ayarlıdır. Arkadaşınızla mesai saati içinde görüşemezsiniz mesela. Akşam ziyaretine gideceğiniz bir arkadaşınız varsa ona da randevuyla gitmek zorundasınız.
***
Ankara’da yaşayan birisi olarak Ankara dışına çıktığım zaman kendimi daha iyi hissediyorum. Daha sağlıklı düşünebiliyorum. Düşünme işini hallettik nasıl olsa, sıra sağlıklısına geldi!
***
Çok güzel bir atı varmış Nasreddin Hoca’nın. Pazara, satmaya götürmüş. Hocayı pazarda gören komşuları: “Hocam, at çok güzel, bir küheylan o, niye satıyorsunuz?” diye sorunca, Hoca: “Haklısınız da atın neşesi yok” demiş. Ankara, at gibi bir şehir ama neşesi yok!
***
Fıkrasına, esprisine gülmediğiniz insanlardan birisi yarın öbür gün karşınıza ya bir genel müdür ya da bir bakan olarak çıkabilir mesela; o yüzden işi şansa bırakmadan gülmek gerekir hepsine.
***
Şükürler olsun adına Türkiye dediğimiz bir vatanımız var. Cumhuriyeti kuran irade, biraz günü kurtarmak, biraz da adına vatan dediğimiz yere ulaşmanın derdindeydi. Onun için çalıştılar, muhabbet de duydular ülkeye. İsmet Özel’in benzetmesiyle “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyelim” dediler belki; ama ondan sonra gelenler ayının dayı olduğuna gerçekten inandılar.
Peki ne yapacağız? Biz bu milletin şarkısına, türküsüne, ninnisine bakacağız. Bu toprakların altından, derinden akan ırmağa bakacağız. Bu ülkenin tarihi tecrübesinden beslenerek yaşayacağız.
Biraz da şöyle görüyorum mevzuyu: Ankara bizim okulumuz, Türkiye evimiz. Antakya, Bursa, Erzincan evimiz. Okulda bize anlatılanla evde anlatılanlar aynı değil. Biz, okul da bizim olsun istiyoruz. Okulda anlatılanla evde anlatılan aynı olsun istiyoruz.
Çok şey mi istiyoruz?
Mutlu pazarlar, sevgiler.