Bitmek gitmek yitmek kelimelerindeki “it” kökü itmek ile alakalı olmalı. Gitme eylemini ifa eden birisi yani giden birisi nasıl bir itme eylemi gerçekleştiriyor olabilir ki? Biz itmeyi bir başka nesneyi itme, kendimizden uzaklaştırma olarak anlıyoruz. Giden bizden uzaklaştı evet, ama biz mi ittik ki onu? Sahi nereye niye gitti o sevdiklerimiz?
“İtmek” kelimesinin de köküne gitmeye çalıştığımızda kelimenin “imek” yardımcı fiiline “t” sesinin gelmesi ile oluştuğunu görürüz. Bu fiile de yardımcı fiil denerek tek başına bir anlamı yok denilip önemsizmiş gibi algılanması o kadar büyük bir haksızlık ki. Anlamı var, kolayca ifade edemiyoruz. Ve o kadar güçlü bir kelime ki başka kelimelere de yardıma koşuyor! “Etmek” kelimesinin daralmış hali diyebiliriz belki de “itmek” kelimesine. Veya şöyle de görebiliriz kelimelerimizi: “emek” ve “imek” fiilleri. Emek kelimesini isim olarak algılıyoruz günümüzde. İnsanlar emek kelimesinin kökenini yoklamıyor bile ne yazık ki. Vadi Yayınlarının eski sahibi Ercan Şen Ağabey “emek” kelimesinin kökenini irdelemeye çalışınca karşılaştığı acı tabloyu anlatmıştı iki ay kadar önce.
***
Sosyalistlerimiz emek kelimesi üzerine etimolojik açıdan hiç kafa yormamışlar diyordu. Kelimeyi emmek ile irtibatlı açıklayanlar var. Emek emmekten geliyor ise emek ve emmek diye neden iki ayrı kelimemiz var. Emmenin emekten geldiğini iddia etmemiz eme (eğme diye de okuyabilirsiniz) eylemi ile emme eylemi arasında irtibat kurmamıza mani değil. “Emek” kelimesi, “etmek” ve “eylemek” kelimelerinin daha da kök halinin masdarı. “İmek” ise birçok kelimenin sonunda görmeye alıştığımız “idi”, “imiş”, “ise”nin kök halinin masdarı. Bu masdar da ne kelimedir kardeşim. Çocukken karşımıza ne kadar da çok çıkar dururdu. Kelimeyi masdar yazanlar da var mastar yazanlar da var. Biraz bakındım sözlüklere masdar ile mastar birbirine karıştırılmış. (Mim sad dal ra) harfleri ile yazılıyor. Bir de (mim sad tı ra) ile yazılanı var, ona sıvacıların duvar düzeltmek için kullandıkları mıstar da denilen alet ile karıştırılmış. Masdardaki “sadr” göğüs, kaynak, kök anlamında kullanılıyor.
Bitmek gitmek ve yitmek kelimelerini irdelediğimizi; titremek, titiz, çit ve çitileme kelimelerinin de aynı kökün diğer kelimeleri olduğunu hatırlatayım tekrar. Kelimeyi kökü ve eki ile en güzel fark edebileceğimiz kelime “titremek”. İtilmiş olana tekrar bir ettirgenlik t’si getirerek itilen şey gidip gelmeye başlıyor. Biten şey elimizden bitip gidiyor. Buradaki “b” sesi benin “b”si olmalı. Giden, biten şey yitmiş oluyor.
***
Geçen hafta bitmek, gitmek, yitmek kelimeleri arasındaki irtibatı yoklarken demiştik ki “bitirmek” derken bitme, tükenme anlamını gördüğümüz kelime “r” yerine “ş” sesi geldiğinde ne oluyor da, nasıl oluyor da yanyanalık ve birleşme anlamı kazanıyor?
“Ş” sesinin işteşlik anlamı kattığını biliyoruz kelimeye. İşte tam da burada Türkçede ortak köke sahip kelimelerin ek olarak aldığı seslerle nasıl yeni anlamlar kazandığını izleyerek, takip ederek seslerin tek tek kelimenin başında, ortasında ve sonunda hangi anlamlara sahip olduğu ortaya konulabilir diye bir iddiada bulunuyorum. Eklerin demiyorum, dikkat ediniz lütfen; seslerin diyorum. Tek tek her bir sesin geldiği kelimeye nasıl bir anlam kattığı izlenebilir diyorum.
Bunu genellikle sesler düzeyinde değil de ekler düzeyinde izlemeye yatkın kafalarımız. Bitirmek ve bitişmek ilişkisini düşünmüş olmasanız bile “çekilmek” “çekinmek” ilişkisini rahatlıkla düşünebilirsiniz. Değişen seslerimiz “l” ve n”. Fakat “çekmek” ve “çevirmek” ilişkisini düşünmeyiz ne yazık ki. Daha küçüklükten okullarda dilimizle irtibatımız zayıflatıldığı için bu tür incelikleri göremez hale getirtiliyoruz. Çekip çevirmeyi de haftaya irdeleyelim.