Marşlara düşer belki bazı şeyleri söylemek. Marşlarla yürürüz biz. Ayet ayet sure sure yürüyenler yürüdüler Mekke’den Medine’ye. Onları özlerim ben. Cenneti özledim ben, Resulü özledim ben. Kevseri özledim ben.
Bu çağın kirlerinden, alışmışlıktan, kudurmuşluktan marşlarla sıyrılınır en güzel.
Çünkü yeryüzü bana mescid kılındı and verdim toprak şahit kılındı. Onlar öncüler, onlar öndeler. O marşları söyleyenler, o marşları yaşayanlar… Biz onların izinde gideriz. Gideriz nur yolu izde gideriz. Taş bağırda sular dizde gideriz. Bir gün akşam olur biz de gideriz. Kalır dudaklarda şarkımız bizim. Senin bu dilindeki şarkılar benim şarkım değil bay yabancı. Biz yüreğimizde umut taşırız arkadaş. Biliriz ölüm gibi esmeyi, biliriz kavga meydanlarında.
Duy Resulü kardeşim duysana, duysana. Uy kitaba kardeşim uysana. Kafir diken serdi yola atsana. Kötü yüzlü şeytanı kovsana kovsana. Şeytanlar tek değil ki, saysana!
Namazla gönüllerinde gül derleyenler, zikreder adını her zaman diller. Zorluğa zulümlere göğsünü gerenler, sabrı bir kalkan bilip sabreyleyenler… Allah için buğzedip Allah için severek, muhabbet boyasıyla boyanıp ülfet oldular. Ya hayrı konuşur ya susardı dilleri, Hakkı sabrı söyleyip anlatıp senet oldular. Sabırla, sabırla, seherlere sabırla yürüdüler. Sabrını gönlünü çilelere hazırladılar. Dediler ki: Hazır bana kahkahalar. Doğrulmuş durur mızraklar. Yüreğimi sökecekler, dinsin diye, dinsin diye tüm öfkeler. Bin canım olsun feda. Ayağına tek diken batmasın, canım vereyim.
Her eylem diriltir beni, nehirler düşlerim göl kenarında. Doğ ey güneş, erit taştan adamı. Ve kurut taşları diken elleri. Kurtuluş haberin gelsin dünyaya. Ayırma üstümden bir an gölgeni.
Geçmiş tarih gelecekte. Umutlarda sesimiz var. Korku düştü gecelere, Sonsuzluktan haberler var.
Bir Ömer hiddeti çarpar çehremde. Beton yapılara kul olanlara. Tez geçer zulüm yarası, ar değil bahtın kazası, yarın diriliş zamanı, sorulacak hesaplar var.
Duydun mu güzel çocuk! Müziğin en güzellerini, şarkıların en güzellerini, ezgilerin en güzellerini söylediler son yüzyılın insanlık güzelleri. Alnında sürekli secde gülleri ile Allah’a ve Resulüne savaş açan garpzede tiplere seslerini yükseltenler… Bir isyanın, bir umudun dillendiricileri. Çelik yürekleriyle eğilmeden, yıkılmadan, giden savaşçıların ardından ağlamasını bilenler içlerinde o yiğit kişi olmaya özlemi diri tutanlar oldular zira. Çokları ise unuttu.
Onların ise yeniden su yürüdü dalına yaprağına. Bir bakışı can verdi kurumuş toprağımıza. Bir yol bulduk öteye yeni bir dünya kurmak için peygamber sözlerinden.
Engeller midir ah eyleten seni, al sabrı yanına bilen var bana diyecek dostlarımız var bizim. Duydun mu güzel çocuk? Ağlamak yok hüzünden. Beni kuşatsın acı, daha sana gelmeden. En çetin sözü söyle, aşkla yürü peşinden. Korkular korkar olur, ölürler kederinden.
Onların sesi çok çıkmaz. Onlar “Endülüs fethedilmemişti ama daha elden de çıkmamıştı” diyebilecek bir zaman algısına sahip idiler. Göklerce uğuldayan sevda çağlayanlarının peşindedirler. Onlar yok olmaz, onlar ölmez. Şehidler ölmez. Onlar hem yaşayan canlı şehidler. Korkuları dürenler, ölümü öldürenler, Rabbinin huzuruna peygamberle gelenler. Onlar çağları aşanlar, onlar iklimleri geçenler. Onlar göz yaşları sel sel olup sürüyene kadar ağlayanlar. Evinden, eşinden, şirin bebeğinden, işinden aşından ayrılana dek bu sevdaya tutulanlar.
Marşlarla yürüyoruz. Meydanın orta yerine yürüyoruz adım, yüreğimizde dev bir sabır, sevdamızı kör kuşandık. Yedi iklim tüm insanlar senin sırrına muhtaçlar. Yedi iklimde karanlıklar seninle yeşeren sırra düşmanlar. Hem sor söyleme hiç kimseye; hem haykır hem duyur herkese. Avuçlarında ateş, kararlı sevdamız. Hem görmesinler seni hem tutuştur alevi!
Sehpalarında sarıkla sallandığımız sabahlara sorun bizi. Suçumuz adımızda saklıdır. Ey can nicedir bu alemde derdin bilmezlere kaldın. Yandın ey can, yanmak bilmezlere kaldın. Devasa kaygılar, bürür yüreğimi, gönüllere şifa, kaynağısın gel. Sen dağıt, sen damıt, baharı bizlere. Müjdeci kardelen, yaprağısın gel.
Zira hayat iman ve cihad: Alnımızın yazısı. Gözlerimde bir hırsı, kamçılayan bir arzu. Sana ulaşan çağrı ey şehid!