İçselleştirmeyi Osmanlı Türkçesi ile nasıl söyleyebiliriz diye sordu bir okurumuz. Düşündüm. Dil Evi Etimoloji Topluluğumuzdan arkadaşlarla konuştum, müzakere ettik. İç kelimesini tanıyoruz. Diyeceksiniz ki içseli de içselleştirmeyi de tanıyoruz. Siz diyebilirsiniz, ben onu diyemiyorum. Hele kelimeyi irdeledikten, yokladıktan sonra “içselleştirme kelimesini tanıyorum” diyemiyorum.
İçselleştirilmek kelimesini anlayabilmek için iç kelimesini, içsel kelimesini bir görmek, ondan sonra içselleşmek kelimesini görmek, ardından içselleştirmek kelimesini görmemiz lazım. En son “-il” ekini getirip içselleştirilmek dediğimizde ne demek istemiş oluyoruz ve o demek istediğimizi ifade etmiş oluyor muyuz olamıyor muyuz; buna bakmak lazım kanaatimce.
Evet, çoğumuz içselleştirilmek dediğinde ne demek istediğini biliyordur. Kelime bir şekilde içselleştirilmiş ama…
Ama diyerek bu kelimeyi dışladığımı daha da belli edecek yargıda bulunayım; bu kelimeyi içselleştirmek, benimsemek bizi acaba ne kadar dışsallaştırıyor, bunun farkında mıyız?
Biz şimdi evvela Karşılaştırmalı Türk lehçeleri Sözlüğüne bir bakalım. Birilerinin Dış Türkler dediği Türk karındaşlar iç için hangi kelimeleri kullanıyorlarmış: iç, is, iski yak, içki cak, iş. Başkurtlar is, iski yak, Tatarlarda içki yak, Kırgızlarda iç de var içki cak da var. Kazaklar iş diyorlarmış. Azeriler, Özbekler, Türkmenler, Uygurlar iç kelimesini iç telaffuzu ile kullanıyormuş.
İçerik için mazmun ve içtelik kelimeleri kullanılıyormuş. İçerlemek için Başkurtlar isten kızıv yani içten kızıv diyorlarmış Türkmenler içinden öykelenmek diyormuş. İçgüdü için Azeriler sövg-tabii, Kazaklar tüysik ve ırıksız sezim, Kırgızlar ayban tuyumu, Türkmenler gılık, Uygurlar insiyak, tuğma his yani doğma his diyormuş. “İçin için”i nasıl söylüyormuş karındaşlarımız? Başkurtlar astırtın, yeşirin, istan yani içten bizim tanıyacağımız şekli ile. Kazaklar jasırın, Kırgızlar içinen, Özbekler yeşirince, zimden, Tatarlar astırtın, Türkmenler oğrın, gizlin, yaşrin, Uygurlarda körsetmey kelimesi varmış.
İçmek kelimesini hemen hemen tüm Türk lehçelerinde içmek şeklinde kullanırken sigara ve benzeri şeyleri içmek için çekmek, tartıv, şegüv, çegü, tartu, tartmak kelimeleri kullanılıyormuş. İçten kelimesi için ise Azeriler ürekten (yürekten), Başkurtlar samimi, ihlas, Kazaklar adal könilden, Kırgızlar Özbekler, Tatarlar, Türkmenler ve Uygurlar çın cüröktön, çin yürektden, çın yorekten, çin yürektin telaffuzu kullanılıyormuş.
İçselleştirilmek kelimesine geçmeden önce kendi içimizde iç kelimesi ne şekillerde algılanıyor, nasıl telaffuz ediliyor; biraz bunu görmüş olduk. İç kelimesinin yerine kimi zaman dahil, dahili, dahiliye, derun, gönül, orta, ara (içinden, içlerinden iyisini seçmek derken kullandığımız), ten ile elbise arası, karın, mide, bağır, mana, ruhi, manevi kelimelerini de kullanmışız. Hükümdar sarayı, saraya ait olanlar için iç kelimesi kullanılmış. Bu anlamda enderun kelimesini de görüyoruz Farsçadan geçme.
İçsemek Yaşar Çağbayır’ın sözlüğünde içten istemek ve canı içmeyi istemek manaları ile manalandırılmış. Canı içmeyi istemek manası ise Divanı Lügatit Türk’te geçiyor.
İçselleştirme kelimesi bir sözlük maddesi olarak baktığım onlarca sözlük içerisinde D. Mehmet Doğan’ın Büyük Türkçe Sözlüğünde geçiyor. Derunileştirme kelimesi ile karşılamış D. Mehmet Doğan
Yunus Emre’de nasıl geçiyor diye Nurettin Albayrak merhumun sözlüğüne baktığımızda şu iki beyti almadan edemedim:
Taşumda ibadetim sohbetüm hoş taatüm
İç bazara gelicek bin yıllık ayyar itmez
Can içinde dostu bulan ayruk yerde ne istesün
Onu taşra soranların ömri geçdi perakende
Devamını haftaya getirelim inşallah.