Ense kelimesi nasıl oluşmuş, nasıl kurulmuş? Nasıl bir anlama geliyor Türkçede? “Ense kökü” diye bir tabir dilimizde yaygın. “Ense kökünü bir görelim” deriz birbirimize. “Ense tıraşı” diye bir tıraş da var… Fakat bu “ense kökünü görmek” derken kullandığımız “ense” kelimesinin kökünü görmeyi ne kadar denemişiz diye bir soru düştü içime. Kaynaklara baktığımda ense kelimesinin kökünün pek de irdelenmediğini gördüm. Tuncer Gülensoy’un sözlüğünde ense için “boynun arka tarafı” açıklaması yapılmış.
Orta Asya’da Türk boyları ense kelimesini nasıl kullanıyor? Azeriler “ense” şeklinde kullanırken Özbeklerde de yine bizimkinin aynı kullanım görülüyor. Türkmenlerde başına bir “y” sesi geliyor “yense” şeklinde kullanılıyor kelimemiz. Uygurlar “yelke” şeklinde kullanıyorlar. Başkırtlar benzer bir şekilde “yilke” kelimesi ile ifade ediyorlar. Tatarlar ve Kırgızlar “cilke” ve “celke” kelimeleri ile ifade ediyorlar. Kazaklarda ise “c” sesinin “j”ye dönüştüğünü görüyoruz ve “jelke” şeklinde ense kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. “Enselemek” diye bir tabirimiz var, yakalamak anlamında argoda kullanılıyor. Enseleme’nin Divanı Lügatit Türk’te avucunu açarak vurmak ama tabii ki enseye vurmak anlamının verildiğini görüyoruz. Divanı Lügatit Türk’te Kaşgarlı Mahmut’un verdiği bu anlam özellikle çocuklukta, ilk gençlikte genç erkekler arasında eşek şakası diyebileceğimiz o nahoş “enseye şaplak atmak” adetinin o devirlerde de olduğunu düşündürüyor. “Boş bulduğun enseyi doldur” düsturu ne hain, ne fırsatçı, ne zevzek bir düsturdur.
Boş bulduğu enseyi doldurmaya çalışan zihniyet ile nereye gidilebilir?
Allah o tiplerden hepimizi korusun. Derleme Sözlüğünden öğrendiğimizie göre yatan koyunları kaldırıp otlağa sürmeye de enselemek diyormuşuz.
Peki bu ense neyin nesi? Enseyi şöyle algılıyoruz. Kökses teorisiyle baktığımızda, kelimeye, kelimenin kökünün “en” olduğunu görüyoruz, fakat ne yazık ki kelimenin kökünün en olduğunu başka Türkologlarımız söylememişler. Bunu sadece kökses teorisinin sahibi Hüseyin Rahmi Göktaş söylüyor.
Kelime kökü “en”, ama “en” ne demek? En genişlik demek diye matematik dersinden hemen aklımıza gelebilir. En genişlik demek ve kökses teorisinin özelliği neydi? Baştaki sessiz harfi kaldırıyoruz, sondaki ekleri atıyoruz. “Geniş” kelimesinin başındaki “g”yi kaldırdığımızda yine “en” kökünü görüyoruz. Sonundaki “iş”i de kaldırıyoruz. Geniş kelimesinin içindeki “en” kökünün dahi bize geniş anlamını verdiğini biliyoruz. En genişlik demek zaten. Geniş kelimesinin kökünde de “en”i görebiliyoruz. “Deniz” kelimesine baktığımızda yine deniz kelimesinde de o “en”i görebileceğiz. En genişlik anlamına geliyor. “Engin” kelimesini hatırımıza getirelim. “Engin deniz” dediğimizde de hem genişlik hem derinlik görüyoruz.
“S” sesi Türkçede kelimeye dışarı çıkarma anlamı katıyor. Bunun örneğini yine “en” köküne sahip iki kelimemizle ortaya koyalım: “ben” ve “sen” kelimeleri.
Ben ve sen okullarda aynı kökten kelimeler olarak bahsedilmiyor ne yazık ki. Çünkü okullarımız, üniversiteler dahil Kökses teorisini ne yazık ki gündemine almış durumda değil. Ben kelimesinin kökünü bulmak için kökses teorisine göre yani kelimenin başındaki “b” sesini kaldırıyoruz ve kelimenin köküne ulaşmış oluyoruz. “Sen” kelimesine de aynı kuralı uyguladığımızda “sen”in de köküne ulaşıyoruz. İkisinin de kökü aynı yani “en”.
Haftaya irdelemeye devam edelim. Geçmiş bayramınız mübarek olsun.