Zaman azalıyor ve herkesin aklı fikri seçimlerde…
Nisan ayı içinde yapılmış kayda değer bir araştırmanın kimi verilerine göz atalım.
Araştırma, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nu denk, yüzde 40’ar ölçmüş.
Araştırmaya göre, İnce’nin oyları inişte, ama hala yüzde 6 civarında seyrediyor.
Geri kalan yüzde önemli ölçüde kararsız, bir kısmı ise oy vermeyecek.
Sorular ortada:
İnce’nin seçmenleri azalmaya devam edecek mi?
Kararsız olduğunu söyleyenler hangi adaya oy verecek veya oy verecek mi?
Bu sorular yanıtsız…
Ülkenin kaderini bilinmeyenler belirleyecek…
Bu bilinmeyenlere biraz daha yaklaşmaya çalışalım.
Nitekim aynı araştırmada şu ilginç veriler de yer alıyor:
AK Parti seçmeninin 93’ü, CHP seçmenin 85’i , İYİ Parti’nin 83’i cumhurbaşkanlığı seçiminde oy verecekleri adayı belirlediklerini, kararlarını verdiklerini ve bunu değiştirmeyeceklerini söylüyorlar.
Velhasıl büyük blok taraftarları önemli ölçüde kararlı.
Bu oran Memleket Partisi’ne gelince yüzde 58’ye düşüyor.
Durum diğer grubunda yer alan seçmenler bakısından da benzer: Yüzde 60…
Memleket Partisi’ne oy vereceklerini ifade edenlerin yüzde 20’si cumhurbaşkanlığı seçimde “kime oy vereceğimi belirledim, ama kararımı değiştirebilirim” derken, yüzde 17’si “henüz karar vermedim” diyor.
Bunun anlamı açık. Buna göre, İnce’nin oyu sandık başında yüzde 3-4’e kadar düşebilir. Diğer yüzde 3 ise iki başat aday arasında dağılabilir.
Bu durumda bile iki güçlü aday arasındaki denge ana hatlarıyla çok değişmez.
Ayrıca, oranlar o denli yakın ve küçük ki, neredeyse araştırmaların hata payları seviyesinde…
Ama yine de bu tür çalışmalar bize bir fikir verirler. Ana hatlarıyla kararlı ve kararsız dengesi ve yapısı hakkında bir şeyler söylerler.
En azından şu ortada:
Siyasi yelpazenin dışına taşan toplumsal beklenti-eğilim ve tutumların veya siyasi ve sosyolojik yelpazenin kesişmeyen boşluklarının ne denli önem taşıdığı görüyoruz
İktidar (Erdoğan) oyları ile Kılıçdaroğlu oyları kilitlenmiş durumda…
Tarafların birbirinden anlamlı miktarda oy alması pek mümkün görünmüyor.
Bu durumda sonucu, belli ki, yüzde 15-20 arası ara bölgede, boşluklarda bulunan oylar belirleyecek.
Ülkenin kaderine makim olacak bu ara bölgedeki seçmenlerin çok tutarlı bir sosyolojik bütünlüğünü olup olmadığı da tartışmalıdır. Belki bir ölçüde “gençlik”, bir ölçüde “tepki”li seçmenden söz edilebilir.
Genel olarak sistem bakımından anlamı ne bunun:
Anlam sitemin sağlıksız olduğudur.
Mevcut yüzdelere bakınca, iktidar tercihiyle ilgili temel kararı tepkili seçmenlere bırakacak mevcut seçim sisteminin ne denli sağlıksız olduğu görülür.
Zira iki turlu, ikinci tura kalacak iki adaylı seçimlerin ürettiği çoğunluk böyle oluşacak…
Bu, madalyonun bir yüzü…
Diğer yüzde kaba bir çoğunlukçuluk var.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde az farkla azınlıkta kalan tarafın, (bu taraf parlamentoda da çoğunluğu sağlarsa) bir sonraki seçimlere kadar esamesi okunmayacak.
Sadece bu tablo bile, parlamenter sistemin, nispi temsil ne denli çoğulcu siyaset mekanizmasını ifade ettiğini gösterir.