Seçimlerde iki siyasi güç biçimi yarışacak.
Siyasi gücün bir “pozitif” hali vardır. Bu hal, siyasi aktörlerin dinamik çevre koşullarına ve girdilerine, onları görerek uyum sağlama yetenekleri, bu çerçevedeki ihtiyaçları, gerekleri, talepleri karşılama, tatmin edebilme kabiliyetiyle yakınan ilgilidir.
Uyum gücü; kaynakları seferber etme, gündem oluşturma, diğer aktörlerle yönlendirici ilişkiler kurmayı beraberinde getirir. Siyasi gücün bu pozitif hali, ülke sathında, değerden değere, simgeden simgeye, bireyden bireye dolaşarak ortak ilke-fayda ikilisini etkileşim içinde üretir. İlkede ve faydada ortaklaşmak, ortak alanları genişletir ve toplumsal dokuyu güçlendirir.
Millet ittifakı ve adayı, hazırlıkları, tarifleri, programı ve iddialarıyla Kılıçdaroğlu böyle bir güç olmanın peşinde…
Siyasi gücün bir de “negatif tipi” var…
Bu tip; şartlar, girdiler ve değişimle çatışarak, onlara çatışma mantığıyla yaklaşarak, faydacı ve pragmatist bir yol izler. Kutuplaşma ve kaba güç politikalarını esas alır. Başarı ile millet adına yapıldığı iddia edilen hoyratlık arasındaki ilişki düzenlidir. Toplumsal meşruiyet ile iktidarın tek elde yoğunlaşması ve şahıslaşması aynılaşmıştır. Öteki karşıtlığı ve bir tür milliyetçilik dayanak haline gelmiştir. Tarihte ve bugün şahıslarla özdeşleşmiş otoriter iktidarlardır bunlar.
Erdoğan Türkiye’yi uzun süredir “negatif siyasi güç” olarak yönetiyor. Toplumsal kutuplaşma, meydan okuma, askeri tahkimat, jeopolitik iddialara dayalı büyüme, genişleme söylemi ve uygulamaları üzerinden yol alıyor.
Mayıs ayında Türkiye, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden, bu iki güç arasında bir tercih yapacak. Siyasi angajmanlar iki Türkiye beklentisi ve eğilimi ortaya çıkarıyor, daha doğrusu iki ayrı siyaset ve güç tanımı arasında ayrışıyor.
Dengeler yakın…
Sonucu önemli ölçüde, oynak, tepkisel, kararsız, yeni, fikrini açık etmemiş ve yer değiştirebilecek seçmen belirleyecek.
Ama nasıl ve neye göre?
Siyasi güç tipleri kendi başlarına yol almazlar. Kitleleri ikna edecek bir hikayeye ve bir taşıyıcı özneye ihtiyaç duyarlar. Türkiye’deki oynak seçmen davranışı da, seçim sonucu da bu iki unsura göre şekillenecektir.
O zaman siyasi yarışın iki pisti var demektir.
İlki, “siyasi hikaye-siyasi tasavvur-siyasi proje” pistidir.
İkincisi ise taşıyıcının nitelikleriyle ilgili, “muktedirlik - maharet -güvenilirlik - umut gücü” yarışının yapılacağı pisttir.
Peki durum ne?
İlk piste cumhur ittifakı daha tutarlı ve kendi içinde uyumlu. Beka ve büyüme fikri üzerine kurulu disiplinli/ahlaklı toplum-otoriter devlet-popülist siyaset düzeni öneriyorlar.
Muhalefet ise bu pistte daha parçalı, daha belirsiz bir görüntüye sahip. Millet ittifakını oluşturan, farklı siyasi partileri bir araya getiren ortak bir gelecek heyecanından çok, otoriter gidişe olan itiraz. Toplum, dış politika, belki ekonomi tahayyülleri özünde farklı. CHP bile kendi içinde farklı parçalar, beklentiler, tasavvurlardan oluşuyor. Bu siyasi partilerin hep birlikte, hatta kimilerinin tek tek geleceğe dair ikna edici bir hikaye üretmeleri çok zor. Bu nedenle, kurucu değil, daha çok eleştirel siyaset etrafında bir araya geldiler.
Ancak kabul etmek gerekir ki, kolektif akıl, rasyonellik, ilke-fayda ilişkisi, topluma yönelik kapsayıcılık gibi kimi pozitif siyasi güç özellikleri muhalefetin “siyasi hikaye” boşluğuna dair dolaylı ve kısmi olarak kuvvetlendirici bir rol oynuyorlar. Ayrıca HDP’nin Kılıçdaroğlu’na vermesi beklenen desteğin, muhalif bir bütünleşmenin de, tasavvur eksikliğini, yeniden inşa söylem boşluğunu kısmen doldurması bekleniyor.
İkinci pistte, “muktedirlik -maharet -güvenilirlik-umut gücü” yarışında Erdoğan’ın yüksek özgül ağırlığı ortada. Toplumun bir kesimi, krizlerin aşılmasını, başta dış politika olmak üzere ülkenin attığı her adımı bu özelliklere atıfla açıklıyor. Erdoğan da bir kez daha bunları öne çıkaran bir kampanya izlemeye hazırlanıyor.
Kılıçdaroğlu ise bu özelliklerin bazılarını tam olarak temsil etmiyor. O zaman, bu piste farkı ve yeni iddiayla çıkma durumda. Bu, kağıt üzerinde, kurumsal-siyasal desteği olan, kolektif aklı, hatta kolektif liderliği vurgulayan, simgeleyen, tüm bu unsurların uyum içinde çalışmalarını sağlayan mahir siyasetçi iddiası olmalıdır. Kılıçdaroğlu, bunun sağladığı oranda bu pistte yarışa bir adım önde başlayacaktır.
Umarız pozitif siyaset galebe çalar…