Bahçeli’nin çıkışı bize ne anlatıyor?

Ali Bayramoğlu

Açılım bir tür muamma sürecine dönüştü.

“Bahçeli’nin çıkışlarından Erdoğan’ın haberi var mı

yok mu” sorusu gelişmeler üzerine anlam kazandı.

“Kayyum atamaları Erdoğan’ın tartışmalara nokta koyması mı yoksa bir yazarlık hamlesi mi” sorusu da keza…

Açıkçası Bahçeli’nin ilk açıklaması sonrası açılımın,devlet-iktidar merkezli bir güvenlik stratejisini ifade ettiğini düşünürken, şimdi bunun Bahçeli’nin kendisi başına attığı ya da tam mutabakat oluşmadan giriştiği bir iş olduğu aklıma gelmiyor değil.

Bir süre sonra, durum sonuçlarıyla belli olacaktır. Beklemek gerek.

Ancak ne olursa olsun çatışma çözümü meselesi, 2013-2015 barış süreci sonrası ilk kez bu düzeyde dile getirilmiş bulunuyor. Bu, ülke demokrasisi bakımından bir artıdır. En azından konunun tartışılmasına yönelik bir meşruiyet enjeksiyonu yapmıştır. Tedirgin CHP’yi kısmen de olsa daha açık davranmaya itmiş, muhtemelen ana muhalefet partisinin Ahmet Özer operasyonundan sonra itildiği noktayı görmesini sağlamıştır. CHP, DEM ve Kürt meselesiyle ilişkisini ya mahcup ve itiraz eder biçimde taşıma ile Kürt meselesinde ikna edici siyasi bir sıçrama yaparak yol alma arasında bir tercih noktasına adım adım yaklaşmaktadır (elbet geri çark etmezse)

Gelelim asıl konuya…

Bahçeli’nin girişimleri Kürt meselesinde çatışma çözümüyle ilgili bize ne anlatıyor?

İlk anlattığı husus, şüphe yok ki, devletin, iktidarın, yöneticilerin barışa duyduğu ihtiyaçtır. İhtiyaç meselesi, mevcut ideolojik söylemi baştan sona yalanlar. Kürt sorunu, iktidar tarafından ister bir hak ve özgürlük talebi, ister bir terör meselesi olarak görülsün, muhatapsız, diyalogsuz, tavizsiz çözülemeyecek nitelikte bir meseledir. Ve çözülemediği oranda her toplumsal sorun gibi denetimsiz büyüyen, ülkenin ve devletin geleceği için risk oluşturan bir hadisedir. Bahçeli bir ölçüde bunu da söylemektedir.

İhtiyaç meselesi önemli.

2013-2015 çözüm süreci de bir anda oluşmamıştı. İç dinamiklerin baskısından, çatışmanın artan tahribatından kaynaklanan bir ihtiyaca tekabül ediyordu. İç dinamikler diyoruz, zira o dönemde sorun henüz tam olarak Suriye’ye taşınmamış, Türkiye’nin Kürt hareketi bu derinlikte Rojava’ya yerleşmemiş, mesele bir dış dinamik haline gelmemiş ya da dış dinamik boyutu bu denli önemli ve belirleyici olmamıştı. Ancak 2012 sonrası ülkede bir şiddet dalgası yaşanmıştı, hapishane direnişleriyle, bölge hareketliliğiyle çözüm bir gereksinim haline gelmişti. Hikaye böyle başladı.

Ve girdilerini hiç unutmamak gerekir. Devlet bu dönemde Öcalan’ın yazdığı meydanlarda metinleri okutarak onu kamusal alana çıkartmış, siyasi aktör kılmış ve bir tabu delmişti. Ayrıca çözüm fikrini topluma taşıma hamlesi de yapılmıştı. Bunlar bu sorunun ve toplumun belleğinde yer tuttular.

Bahçeli’nin çağrısı ise iki noktaya birden işaret ediyor.

Bir: Çözülmeyen ya da inkar edilen sorunlar büyüyerek yayılır. Nitekim Türkiye’nin Kürt sorunu artık sınır ötesi bir sorun halini almış bulunuyor.

İki: İktidarın, devletin ihtiyacı bu kez bu çerçevede bir dış dinamik baskısından kaynaklanıyor. Meselenin kalbini şüphe yok ki, Rojava, Kuzey Suriye oluşturuyor. Devlet ve Kürt hareketi bu kez Rojava’da karşılaşmış bulunuyorlar. Nitekim Türkiye’nin oluşturduğu güvenlik hattı ve bir iki cep dışında Suriye’nin

Kuzeyine, SDG ve onun asli unsuru YPG, bağlantılı olduğu PKK hakim. Orayı yurt ve üs olarak görüyorlar. Ayrıca bu bölge, her tür güç ve ülkenin etkisine açık.

Evet, “ihtiyaç, gereklilik, muhatap arayışı” Bahçeli’nin çıkışının anlattığı ilk husustur. Anlattığı ikinci husus ise çözümün bir ihtiyaç oluşturması oranında, Kürt meselesi siyasi bir mesele, siyasetin asli meselesi olarak ilanıdır. Kürt meselesi; aktörlerini, taleplerini kamusal alandan atarak, temsilcilerini dışlayarak, sorun tanımından kaçarak, terörle açıklayarak, ele alınabilecek, asayiş politikalarıyla halledilebilecek bir mesele değildir.

Bahçeli ya bunu görmüş bulunuyor ya da “Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır” şiarı ile siyaset yapmanın gayreti arasındaki çelişkiyi yaşıyor.

Ancak, çıkışının ne olursa olsun bize anlattıkları bunlardır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (51)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.