Üç yılda beş müdür değiştiren okulları kayyum yönetsin

Ali Barskanmay

Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin “Şu mektepler olmasa, maarif'i ne güzel idare ederdim” sözünü söylediği rivayet olunur. Sözü ironi olsun diye söylediği de rivayetler arasında.

Ne zaman maarifte işler yolunda gitmese söz dönüp dolaşıp efsaneleşen bu söze gelir.

Dünyanın zor günlerden geçtiği günümüzde okulların tatili, eğitime gönül veren kurumları eğitimcileri üzse de bu duruma sevinenler de yok değil.

Ülkemizde okulların tatiliyle beraber Eğitim Bakanımız eğitime gönül veren öğretmen arkadaşlarla büyük bir özveri göstererek kısa sürede ekran kurup ekranın başına geçip uzaktan eğitimin düğmesine bastılar. Cumhuriyet tarihinde nadir görülen ivedilikli bir hizmet anlayışı. Ziya Hoca, ekran karşısına her çıktığında siyasetçilerin alışkın olduğumuz şahsi övgülerinden uzak durup başarıları ekip arkadaşlarına ve öğretmenlere mal etmekten beri durmuyor. Siyasi övgüye prim vermiyor. İşinin gereklerini yaptıklarını ve yapacaklarını da ekliyor.

Bunları niçin yazdım diyeceksiniz. Dilimin altındaki baklayı çıkarmamı isteyebilirsiniz.

Yazımın başlığını okudunuz. Abartı yaptığımı düşünebilirsiniz. Her yıl müdür değiştiren okullar olduğu gibi üç yılda beş müdür değiştiren okullar da var. Hem devlet okullarında geç özel sektörde.

Bir kurumun, eğitim veya başka bir hizmet sektörü de olabilir, başarısı işlerin yolunda gittiğinin en somut örneği; o kurumda çalışanların görev süreleridir. Bir kurum sık sık öğretmen, idareci değiştiriyorsa o kurumda işler yolunda gitmiyor demektir.

Birlikte çalıştığımız bazı eğitim kurumlarına bakıyorum öğretmenlerin çalışma süreleri on beş yılın üstünde. Bu kurumların eğitim felsefeleri oturmuş, eğitim politikaları belli, dökümanları kendi atölyelerinde hazırlanıyor. Öğrencisini, öğretmenini ve velisini kurumsal olarak besleyip yeniliyor.

Bu kurumların en önemli özelliği; başarıda bir kişinin aşı geçmez. Başarının arkasında herkes vardır. Tam tersi durum içinde geçerli.

Eğitim, Milli Eğitim Bakanımızın nevi şahsında gördüğümüz bir ekip çalışması ile amacına ulaşır.

Öğretmenine merdiven üstünden bakan, öğretmenine değer vermeyen, öğretmenin katkısını yok sayan, her şeyin en doğrusunu kendisinin bildiğini zannedip kendisinden başka, kurumda herkesi yok sayan eğitim kurumları üç yılda dört müdür değiştirmek zorunda kalır.

Tabi bu kurumlarda eğitim öğretim gören öğrencilere olan oluyor. Okulların tatil olmasına bu nevi kurumlar bırakın üzülmeyi oh be rahatladık diyecek kadar öğrencilerinden uzak kalmayı tercih ederler.

Birçok eğitim kurumumuz ve öğretmen arkadaş eğitim portallarından hizmet satın alıp öğrencileriyle sabah dokuz akşam dört tıpkı okula gider gibi ders vermeye tatilin birinci ikinci haftasında başladılar.

Velileriyle aynı portal üzerinde toplantılar yapıyor, öğrencilerine psikolojik destek veriyor, merkezi sınavlara hazırlanan öğrencilerinde de ayrıca sınav hazırlık desteği, deneme sınavı hizmeti vermekten geri kalmıyor.

Lakin eğitimin yükünü tek başına sırtlayan (!) her şeyin en doğrusunu bir kişinin bildiği, herkesi kendi ağzından çıkana göre hareket etmeye zorlayan kurumlar ise uzaktan eğitimi hasbelkader bölük pörçük yapıyor ya da hiç yapmıyor. Okulların tatil sürecinde bunu gördük, görüyoruz.

Dönüp kendi eleştirilerini yapmaktan uzak olmakla birlikte aksayan hizmetin, eğitimin nedeni hep başkalarıdır.

Geçtiğimiz hafta Türkiye’de nadir görülen siyasi bir olaya şahit olduk. Son yıllarda birçok konuda ülkemizde devletin hizmet kalite çıtasını yükselten İç İşleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu Bey; hafta sonu dışarı çıkma yasağı kararlarındaki hataların sorumlusunun kendisi olduğunu dile getirerek Türk halkından özür diledi. Hatta bir gün sonrası istifa dilekçesini verdi.

Süleyman Bey’in istifasına üzülüp dilerim kabul edilmez temennisini içimden geçirenlerden biriydim.

Bu örneği de şunun için verdim. Üç yılda dört müdür değiştiren veya her yıl öğretmen ve yönetici değiştiren eğitim kurumlarımız kendi eğitim kurumlarındaki çocukların vebalini daha fazla taşımamaları için Süleyman Bey’deki ahlaki erdemi gösterip öğrencilerden ve velilerden özür dileyerek istifa etmeleri en doğru olandır. Öğrencilerin vebaline daha fazla girmemeleri hem onların vicdanını rahatlatır hem de erdem göstermiş olurlar. Aksi taktirde her geçen gün aksayan her hizmet onlara vebaldir.

Ülkemizde siyasi tarih bize şunu çok kez gösterdi; hiç kimse alternatifsiz değil. Alternatifi olmayan hiçbir insan, kurum yoktur.

Ne demiş atalarımız :” Sözü söyle alana, kulağında kalana.”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.