Okuyucuyu dolandıran yazar

Ali Barskanmay

Mark Twaın “İnsan Nedir?” eserinde “Dürüst bir insan Tanrı’nın en soylu eseridir.” der.  

Bu soylu eserin oluşması ve davamı için hayatı besleyen gıdalara ihtiyaç var. 

Beden gıdası hayati bir ihtiyaç olduğu gibi düşünce gıdası da dünyanın gidişatına kapılmayıp iradesini ortaya koyanlar için bir ihtiyaç. Hakeza ruhaniyetimizin dingin ve huzur içinde hayatı ikame etmesi için gönül gıdasının da ihtiyacı olmazsa olmazlardan. 

Bir bilge insan iç huzuru yakalamamıza “ Hanenin mamur olması”der.  Yunus Emre;  

“Dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldim.” sözüyle  insan hayatının mamur olmasına yedi asır önce seslenip talip olmuş.  

Mürekkep yalamış günümüz insanlarının düşünce gıdası; kitap, tiyatro, sinema, müzik gibi besin kaynaklarıdır. 

Dünyada aklın ön planda tutulduğu akledenlerin düşüncelerine rağbetin en üst noktaya  ulaştığı, günümüzde aklı besleyen en büyük gıdalardan biri kitaplardan devşiriliyor.  

Güney Afrika Cumhuriyeti doğumlu Elan Musk’ın ortaokulda okul müdürüne giderek kütüphanedeki kitapları bitirdiğini ve kütüphaneye kitap satın almasını istediği onunla ilgili yazılanlardan okuyoruz. Halihazırda da her gün yüzlerce sayfa kitap okunduğu da söylenir. Kitap aklın kapılarını çoğaltan kaynak olunca Musk bal alacağı kitaplardan yola çıkarak adını doların üzerine yazdıracak kadar dünyaya duyurdu.  

Her kitap onu yazanın dünyasını barındırır ve bizim de o dünyadan düşünce balı almamızı sağlar . Bazen bal dediğimiz durum bal görünümlü zehir de olabiliyor. Lakin okuyan, yazan, çizen, düşünen zevat bal ile zehri daha ilk cümlede fark eder bir farkındalığa sahipliği beraberinde taşır. Her kitabın dikenine de kitaptaki güle ulaşmak için katlanır okuyucu. Güle uzanan eller kanamadan güldeki kokunun hayatımızda yerini alması geçici olabilir.  

Bulunduğumuz meslek yaptığımız uğraş bir öğretmen olarak kendimizi sürekli yenilememizi ihtiyaç kılıyor. Her günü aynı olmanın ziyanını bize yaşatıyor.   

Durgun suya  dönüşmemek için okuma listemize zamanla yeni yazarlar, dergiler, gazeteler, kültür ve yazın siteleri ekliyoruz. 

Okuduğum kitapların öncelikle taşıyıcı özelliğe değil yaşayıcı özelliğe sahip olmasına son yıllarda özellikle dikkat ediyorum.  

Gelelim dilimin altındaki baklaya. Sözün meramı ve yazıyı götürdüğü yer orası: Oyuncu Anne Şermin Yaşar. Şermin Yaşar’ın benim hayatımdaki yeri hikayeci yanı, yazı dünyası.  

“Tarihi Hoşça Kal Lokantası” ile okumaya başladığım yazar  sonra  iki hikaye kitabı çıkınca alıp okumakla kalmadım, iş güç sonrası zihnini dinlendirmek için ne okuyayım diye soranlara da tavsiye ettim. İnsanı yormayan hikayeler.  

Şermin Yaşar’ın hikayelerinde büyük laflar, varoluşçu  bohem yok. İnsan Şermin Yaşar hikayelerini okurken gökyüzüne bakma ihtiyacı hisseder, ayaklarını suda çırpma kahkahası atar, bir aşkın ortasında bulur kendini, mahalle kadınlarıyla dedikodunun tadına varır, köy havasını kente taşır, göğü içine çeker, buğday başaklarını yalayan rüzgara tutar saçlarını, nehir kenarında çayın tadına varır, yağmura başını tutup ıslaklığı yaşar, şehrin ara sokaklarında yürür, köpek kovalarken tanımadık bir eve sığınır, tesadüfü aşklar Yaşar, çekirdek aile geçimsizliklerine şahit olur, bir yarıkta bir ömür yaşayan aşklara hayran kalır, bir düğünde takı takarken, bir fırının ekmek kuyruğunda beklerken bulur kendini ... Hasılı  hikayeler günlük hayatın doğal akışında okuyucuyu da peşinden sürükler kıvamdadır. 

Hal böyle olunca geçtiğimiz ay Doğan yayıncılıktan çıkan “Delir Tarla” kitabını eğitimci  yanınının bana yakınlığının da etkisiyle  alıp bir çırpıda okumaya kuruldum. Kitabı bitirince okuma hevesi hayal kırıklığına dönüştü. 

İlk iki hikaye Şermin Yaşar’ın hikaye tarzı, diğer hikayeler ise lise öğrencisinin basmakalıp sıradanlığıyla  yazılmış hikayeler. 

İlk iki hikayenin arkasına sıralanan diğer klişe hikayeler Türkiye pazarcılarının ürün satma tarzını zihnimde canlandırdı. 

Bazı uyanık pazarcılar iyi ürünleri tezgahın, ön kısmına dizer; çarık çürük bozuk ne kadar ürün varsa güzel görünümlü vitrinel ürünlerin arkasına saklayıp müşteriye oradan verirler.  

Deli Tarla hikayesini okuduktan sonra Şermin Yaşar biyografisine yeniden bakma ihtiyacı hissettim.  

Türk Dili ve Edebiyat mezunu. Uzun yıllar reklam sektöründe reklam yazarlığı, metin yazarlığı yapmış oyuncu anne kimliğiyle son yıllarda sosyal medya ve projeleriyle biliniyor.  

Reklam yazarlığı, özellikle  oyuncu anne kimliğini ön planda tutan Şermin Yaşar; Ziya Selçuk Bey döneminde MEB’in birçok projesinin ya mimarı ya da  projelerin bir yerinde duruyor. Gerçi Ziya Bey döneminde MEB ile dirsek teması içinde olup sürekli ekranlarda görünen zevat; okul, reklam ajans sahipleri. İyi niyetle başladıkları MEB hikayeleri zamanla MEB’in pasta payına talip olmakla neticelenmiştir hepsi MEB’e bir hizmet (!) vermenin bedelini alıyor.  

Şermin Yaşar da MEB’in önderliğinde ülkenin birçok il ve ilçelerinde oyuncu anne kimliğiyle birçok projenin içinde yer alıyor. Yaşar, zamanla Ziya Bey dönemi  MEB’in projelerinin ab-ı hayatı olmuş.  Proje hazırlamak veya projelerde görevlendirilmek için. “Oyuncu Anne” kimliği markasıyla her pastanın en büyük hissedarı; Eylül 2019 Okul Zili ve Çocuk Şarkısı söz yazarı, “Ben Çocuğum” 23 Nisan Özel Şarkısı söz yazarı, 23 Misan 100. Yıl Marşı’nın  Mehmet Efe ile birlikte  söz yazarı.  

İnternette araştırdığınızda birçok il ve ilçede MEB proje taşlarını kaldırdığınızda oyuncu anne Şermin Yaşar’ı her taşın altında görmek mümkün.  

Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz misali iki hikayenin arkasına sıradan metinler koyup 190 sayfalık kitabı 35 liraya oyuncu anne markasıyla  en çok satanlar listesine koyan bir reklam yazarının  MEB ile yaptığı projelerin neden bu kadar ses getirdiği, pazarlandığı  insanın zihnini  sorgulamaya yöneltiyor.  

Yazıyı Mark Twaın’in aynı eserinden alıntı ile bitirelim. 

“Vicdan eğitilebilir midir? 

Elbetteki ebeveynler öğretmenler vaizler sınıfı ve kitaplar tarafından. 

Bir vicdan kötülükten uzak durup iyiliği tercih edecek şekilde eğitilebilir mi?  

Tanrı bir insanı içinde dürüstlük ve sahtekarlık ihtimalleri ile yaratır ve ikisi  orada durur. İnsanın hangisini tercih ettiği zamanla yaptıklarından anlaşılır.  “ 

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.