Birnokta Aylık edebiyat dergisi 24 yıldır aralıksız sözünü söylemeye devam ediyor. Nisan’da da 267. sayısıyla okurlarının okuma masasında yerini aldı.
Birnokta ekol dergisi olmanın yanında bir okul dergisi olma işlevini de çeyrek asra yakındır devam ettiriyor. Birçok doktora tezine, yüksek lisans araştırmasına konu oldu. Cumhuriyet edebiyat tarihine çeyrek asırdır hem katkı sağlıyor hem de şahitlik ediyor. Hak bildiğini, kalemini eğip bükmeden yüksek sesle söylemekten de geri kalmıyor.
Birnokta dergisinde yazın hayatına başlayan birçok yazar; Türkiye’nin siyası hayatına, fikir dünyasına, şiir zerafetine, hikaye-roman örgüsüne, eğitim camiasına ve farklı türde birçok eser vererek katkı sağladı, sağlıyor.
Mürsel Sönmez’in yayın danışmanlığında yayımlanır. Mürsel Sönmez Birnokta’nın misyonunu “Söz bahanesiyle insanı insana çekmek istiyor. Şiirle, hikayeyle, deneme ve diğer edebiyat demetleriyle.”
Derginin öznesi “Yaşadığı hayatı anlamlandırmak.” Nuri Pakdil’in “İnsan seni savunuyorum sana karşı” devrimci çıkışıyla küresel kötülük şebekelerine karşı insanı, erdemi edebiyatla savunmaya emek veriyor.
Mürsel Sönmez’in her ay yazdığı giriş yazıları, üzerinde uzun süre düşünülüp fikir yürütülmüş yazılar. Türkiye ve dünya gündeminin mürekkebine kalemini bandıran Sönmez, giriş yazılarında altı çizilerek birkaç kez okunduktan sonra anlaşılan derinlikli yazılar yayımlıyor. Yazılar kitaplaşıp bir arada okunduğunda inanıyorum ki okuyucuda daha bir anlam bulacak.
Birnokta’da şiirlerini yayımlayan ve Birnokta ile özdeşleşen Süleyman Çelik’in şiirleri okurunu felaha çağırıyor. İnsan, Çelik’in şiirlerini okurken fazlalıktan arınıp iç huzura ermenin yollarını arıyor. Ve şair “bir ah” ile umutlarını büyütüyor okuyucusunun.
Bin düşündükten sonra kalemi eline alan Suavi Yazgıç; hikaye, şiir ve denemeleriyle Birnokta’da aranan kalem erbablarından. Milimalist şair-yazar, her yazdığıyla insanda başka çağrışımlar uyandırıyor.
Hasanali Yıldırım’ın “bahtlı insanlar” için yazdığı “has edebiyat” yazıları yine kalem elde altı çizilerek okunacak başka yazılar. Hasanali Bey kalemini satıhtan uzak tutup edebiyatın derin mevzularına tuta tuta yazıyor Birnokta okuruna.
Tebessümü yüzünde eksiltmeyen Nurettin Durman, Beylerbeyi Günlüklerinde kalem sahipleriyle buluşmalarını, günlük yaşadıklarını kendine has akıcı tarzda yayımlıyor. Derginin son sayısında yayımlanan “Dostum Haydar öldü. Cenazesini Şalpazarı’na götürürken karısı da otobüsün içinde öldü.” yazısı durup insana hayatı düşündürtüyor.
İnsan gördüklerinden ibaret değil. Gördüklerinin iç dünyada mayalanan hali insanı inşa ediyor. Ve Ahmet Uğur Keltek’in Birnokta’yı renklendiren fotoğrafları bu nevi şiir tadına fotoğraflar.
Fatih Türkyılmaz’ın son sayfada yazdığı kültürel haberler Türkiye’nin kültür tarihine ışık tutuyor. Yıllar sonra kültür araştırmacıları içinde bir kaynak.
Nisan sayısında Hüseyin Karaca ve Kamil Yeşil’in şiirleriyle İbrahim Demirci’nin Filistinli yazar Hüseyin El-Bargusi’den çevirdiği şiiri birbirini tamamlıyor. Şairler Gazze’yi şiire nakşetmiş. Üç şiir bir arada okunduğunda şiirin sessiz çığlığı okuruna dünya pencerelerini açıyor.
Birnokta’nın müdavim yazarlarından biri de Şair Ercan Ata. Ercan Bey; şiirleri, kitap tanıtım yazıları ve röportajlarıyla Birnokta’nın çok sesli renklerinden. Nisan’da Şair Sami Uluğ ile yaptığı röportajda “İnsanın ziyanı aldığı ilk nefesle başlar.” diyen Uluğ’un son kitabı üzerine konuşmuşlar.
Temel Hazıroğlu “Ustaların İçindeki Çocuk” yazısında “Nasıl İnsan kalırız”ın peşine kafa yorup emek üretmiş.
İbrahim Eryiğit’in “Dost(ç) Beyitler-24” ironik şiirleri yazarlar üzerinden Birnokta’nın nisan sayısında da ilerleyişini sürdürmüş.
Yasin Şafak ve Engin K. Demir hikayeleriyle Birnokta’nın sesini çoğaltmış. Şair; Mehmet Baş, Hatip Çiçek, Sinan Davulcu, Yasemin Kuloğlu, Tuncay Özer, Burhan Toz şiirleriyle Birnokta’nın nisan sayısında yerini alanlardan.
Mürsel Sönmez’in giriş yazısı ile nihayetlendirelim köşeyi:
“Yine de söze söylenecek bir söz var Hz. Mevlana’dan: Söz, gerçeğin gölgesidir, parça-purçuğudur. Gölge insanı kendine çekerse gerçek, haydi haydi kendine çeker. İnsanı insana çeken, can bağdaşmasıdır, söz değil; söz bahanedir.”
Ve Birnokta Aylık Edebiyat Dergisinin ömrü bereketli, yazıları okurununun sadrına şifa olsun diyelim.