Böyle buyurdu YÖK
Bir düşünelim. Üniversitelerde akademisyenler öğrenci bekliyor. Evde üniversite öğrencileri üniversiteye gitmeye hazırlanıyor. İrfan orduları depremden sonra bilimle hayata tutunup bilimi de besleyen adımlar atacaklar.
YÖK’ten son dakika baskısı: Hiçbir üniversite yüz yüze eğitim yapmayacak.
Devlet üniversiteleri için gerekçe tamam KYK yurtlarının depremzedelere ayrılması.
Ya özel üniversiteler! Onların açılmasında depremzedelere engel olacak hiçbir durumu yok.
Devlet üniversiteleri yüz yüze ders yapmıyorsa sen de yapma, küçük bencil kıskanç devlet memurluğu bakış açısıyla özel üniversiteleri ve öğrencilerini cezalandırmak dışında ben bir gerekçe göremiyorum.
Peki, özel üniversitelere giden öğrenciler kim? Özel üniversiteler hangi ülkenin okulları? Özel üniversiteler ve özel üniversiteye giden öğrenciler hangi ülkeye hizmet edip hangi ülkenin katma değerine değer katacak?
Tabii ki Türkiye! Büyük Türkiye hayali için.
Kızılay’ın Keremsizliği
Deprem olmuş. Memleket viran olmuş. Gençler yardım kuruluşlarında ne yardım olsa yaparız diyor. Yüksek sesli insani haykırışlarını yapıyor. Koliler, yardımlar, elden ele taşımalar, omuz vermeler, sahada koşuşturmalar, belediye okul binalarında organize olmalar, koşuşturmalar, harçlıklarından çam sakızı çoban armağanı bir yardımda benden davranışları…
Depremzedeler soğukta sarılıp ısınacak bir şey, boğazlarına girecek sıcak bir çorba… Hayatta kalma şoku içindeler. Her türlü yardıma ihtiyaç had safhada.
Sonradan duyuyoruz Kızılay depoda beklettiği 2050 çadırı ve birçok öteberi gıdayı sahada depremzedelere yardım etmek için bekleyen gönüllü insanlar aracılığıyla halka ulaştırmak yerine bir sosyal yardım kuruluşuna satmış.
Kızılay Başkanı Kerem Kınık Bey bunu normal bulup gerekçelerini açıklama yoluna gidiyor.
İnsanlığın bittiği yerde: Kerem Kınık Bey.
AFAD bir afete dönüştü.
Gece deprem olmuş. Memleketin beşte biri viran olmuş. Deprem haberini duyar duymaz AFAD’ta gönüllü görevliler ve alt kesimde görev yapan insanlar hazır tekmil bekliyor. Gönüllü arama kurtarma ekipleri havaalanında.
İnsanlar, yardım erzakları tekmil hazır.
AFAD’a ulaşmaya çalışıyor hazırız sizden talimat bekliyoruz ne yapmamız gerektiği konusunda.
Ortada AFAD ve AFAD başkanları yok. Koordinasyon etmekte aciz; ast üst kavgası, makam yetki kavgaları depremin önüne geçti.
AFAD insanlık dersinde bırakın sınıfta kalmayı; sınıftan içeri dahi giremedi.
YÖK’ün, Kızılay’ın AFAD’ın başındakilerin bu memlekette yatacak yerinin olmadığını depremde gördük.
Ama, fakat, lakin, ancak ile başlayan tüm cümleler yok hükmündedir. Hiçbir makam, yönetim bir candan daha değerli değildir.
Millet devletin önüne geçerek depremzedelerin yaralarını sarmada birbiriyle yarıştı.
Halkın içine düşen deprem yangını devletten daha üstün bir akıl ile millet depremzedelerin yaralarını sarmada birbiriyle yarıştı. Devlet ve bürokrasi kendi kibir erkinde boğuldu. Milletin gücü devletleri tarih boyunca var etmiştir. Milletin olmadığı yerde devlet erki yerle yeksan.
Rus Şair Puşkin, “Yevgeni Onegin” eserinin arasına serpiştirdiği birkaç mısra söylenecek sayfalar dolusuna tercüme olmuş:
…
Tekdüze yaşamlı bir aile gibi
Açgözlü can sıkıntısının oğulları hepsi
…
Ve en sonunda tacınız ( kibir makamınız) soldu.
Zalimleşip nasır bağlamış makamınız.
Kalın kafalı vicdanınızın zekası depremin altında öldü.
…
Bu dünyada herkesin düşmanı var ama
Sen dostlardan koru bizi .