Erdem Bayazıt, 5 Temmuz 2008’de vefat etti. Yarın ölüm yıldönümü. Sebeb Ey şairine Allah’tan rahmet diliyorum.
Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera, 1940’lı yıllardan 1990’lı yıllara kadar devam eden bir çizgidir Türk edebiyatında. İslâmî duyarlığa sahip bir edebî hareketin Cumhuriyet dönemindeki muhkem kaleleri… Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, M. Âkif İnan, Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören, Cahit Zarifoğlu ve Erdem Bayazıt da bu kalelerin başlıca şahsiyetleri… Hepsinin ortak yönü, yollarının bir şekilde Maraş’a düşmüş olmasıydı. Erdem Bayazıt’ın da dahil olduğu bu edebiyat kervanının toplandığı ve yola çıktığı yer Maraş’tı.
***
1950 sonrası Türk edebiyatında İslâmî duyarlıkla eser veren bu kuşağın fikrî/ideolojik kaynağı, Âkif İnan’ın “Anamı sorarsan Büyük Doğu’dur” dizesinde ifade ettiği gibi Büyük Doğu’dur. Erdem Bayazıt da “Düşünce dünyamın gelişmesinde Büyük Doğu dergisinin ve Necip Fazıl’ın büyük etkisi vardır.” sözüyle bunun altını çizer. Ama bu kuşağın; -özellikle Sezai Karakoç- şiir dili, formu, şiirinin kaynakları ve kapsadığı tarihsel/coğrafî alan Necip Fazıl’ınkinden farklıdır. Onların çoğu, şiirde Necip Fazıl’dan ziyade Sezai Karakoç’un modern diline yakın durdu. Çünkü Bayazıt’ın da tespit ettiği üzere; “Camia modern Türk şiirini onunla [Sezai Karakoç] tanıdı…” Erdem Bayazıt da şiirde dil ve biçim bakımından Necip Fazıl’dan çok Sezai Karakoç’u ve Diriliş dergisinin edebî anlayışını takip etti. Şair üzerindeki bir başka önemli etki de kuşkusuz Nuri Pakdil ve Edebiyat dergisiydi. Mavera ise piştikleri, dışa açıldıkları ocaktı…
***
Bayazıt’ın şiirlerinde öne çıkan asıl özellik, ‘antimodernist’ çağ eleştirisidir. Ancak bu, Müslümanca bir tepkidir. Dolayısıyla Erdem Bayazıt’ın İslâmî bir duyarlıkla yaptığı çağ eleştirisi ile örneğin Cemal Süreya’nın “Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu/Namussuz bir çağ bu biliyorsun” deyişini birbirine karıştırmamak lâzım. Sebeb Ey şairine göre, modernizmle insan, Allah’tan ve doğadan kopmuş, aşka, inanca, toprağa veda etmiştir. Her şeyin makine düzenine girdiği, ‘suların karardığı’, ‘katı bir çağ’dır bu!.. Ama tüm olumsuzluklara rağmen bu kirli çağa karşı bir direniş, bir isyan, bir umut vardır şiirlerinde. Dizeleri arasından epik bir ‘Müslüman Savaşçı’ tipi yükselir ve isyan eder kirli çağa karşı. Örneğin “Birazdan Gün Doğacak”ta Müslüman’ın alnı [namaz] “en soylu isyandır demir külçelere”. Ve gün gelir toprak uyanır, “gök yıkanır kirli dumanlardan” ve “Yemyeşil bir rüzgâr eser yıldızlar arasından.” Tek başına “Yemyeşil bir rüzgâr” imgesi bile Erdem Bayazıt’ın çağ eleştirisinin temelindeki ‘İslâmî duyarlık’a işaret ediyor.
***
Bu kuşağın bir başka özelliği, dünyanın değişik bölgelerindeki İslâmî direniş hareketlerini şiirlerine konu etmesiydi; özellikle Afganistan mücahitlerinin direnişini. Bayazıt da bu konuda şiirler yazdı: “Sürüp Gelen Çağlardan”, “Bosna’ya Yazıt”, “Çeçenistan”, “Afganistan 1400” vb. Bu şiirlerde, daha destansı bir dil ve yüksek bir sesle; “Elbet kıracağım bir gün bu ihanet kelepçesini” diye haykırdı. “Sabır, savaş, zafer. Adım: Müslüman!” dizesi ise bir dönem ‘İslâmcı gençler’in sloganıydı…
Esas itibariyle yüksek sesli, destansı, ideolojik ama liriktir Erdem Bayazıt’ın şiirleri. Ayrıca “Derviş Burcundan” gibi mistik şiirler yazdı. Bu şiirde; “Hayat bir elimde/Ölüm diğerinde” diyordu, tıpkı bir başka şiirinde; “Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm/ Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm” dediği gibi. 2008 yılında hayatı bıraktı elinden ve asıl vatanına göçtü…
Mekânı cennet olsun!..