Metafizik iktidardan toplumsal iktidara

Alaattin Karaca

Byung-Chull Han, “İktidar Nedir?” (Çev. Mustafa Özdemir, İnsan Yay., 2020) adlı kitabında iktidarın tesisinde iki önemli figür olduğunu belirtir. Bunlardan biri ego (öz ben), diğeri alter (öteki ben)dir. Ego, iktidarın öznesidir, yönetendir, alter ise iktidarın nesnesi, yani yönetilen. Eğer bir iktidar ilişkisinden söz edilecekse, bu iki figüre mutlaka ihtiyaç var. Ego ya da alter’den birinin eksik olması durumunda iktidar ilişkisinden söz edilemez.

Tam burada Yunus Emre’nin bir mısraı aklıma geldi. Der ki; “Kul pâdişahsuz olmaz pâdişâh kulsuz degül”. Kul, Chull Han’a göre alter’dir, idare edilen, padişah ise ego, kâdir ve hâkim olan. Söz konusu Yunus olunca mısrayı önce dinî bağlamda anlamak gerekiyor. Chull Han’ın sosyolojik anlamda tahlil ettiği beşerî iktidar kavramına bence Yunus’un atfettiği manada bir de ‘Mutlak iktidar’ı, Allah’ı eklemek lâzım. Meseleye bu açıdan bakıldığında Yunus’un şiirindeki Padişah, Allah’ı simgeler. Yaratan’ın Yaratan olabilmesi için ise yaratılan’a, Yunus’un deyişiyle ‘kul’a, Chull Han’a göre alter’e, ötekine gerek var. Yunus’un şiirinde ego Allah’tır, mahlukât/kul ise alter. Kanaatimce bu müesses ilahî nizam da bir tür ‘iktidar’dır.

Gerçek manada iktidar nasıl işler? Chull Han eserinde rıza kavramına sık sık atıfta bulunur, güçlü iktidarın ancak öteki’nin rızasıyla tesis edilebileceğini söyler. Bu hem Tanrı-insan hem de insan-insan arasındaki iktidar ilişkisinin en önemli şartıdır. Aklıma Neşet Ertaş’ın “Gönül Dağı” türküsü geldi. Türküde “Rızasız bahçenin gülü derilmez” denir. Fetih de bir rızadır. Aksi takdirde dayatma ile bahçenin gülü derilmez, yani gönül, toprak fethedilmez… Aşk da bir fetihtir, rıza ile olur. O hâlde aşk da bir iktidar ilişkisine benzer, ego/ öz ben ile alter/ öteki arasındaki rıza’ya dayanır. Nitekim Chull Han, “İktidar sahibi, herhangi bir şiddet uygulamadan ötekinin ruhunda yer edinir” (s. 11) diyor. Müthiş bir şey bu: Mutlak güç sahibi Tanrı’nın ya da iktidar öznesinin, ötekinin ruhunda şiddet uygulamadan yer edinmesi. Gerçek fetih budur. Böylece alter ya da kul, iktidar sahibinin isteğini ‘kendiliğinden, rıza ile talep’ eder, yapmak zorunda olduğu için değil, istediği için yapar. Sonuçta Tanrı’nın ya da ego’nun kararları alter’de, ötekinde, yaratılanda tecelli eder. Toplumsal düzende ise iktidarın kararlarının tecelli ettiği yer kamu’dur. Buna Chull Han, ego’nun kararlarını alter’de gerçekleştirmesi, dolayısıyla “alter’de devam etmesi” (s. 13) diyor. Bu, bir bakıma tasavvuftaki ‘vahdet-i vücud’a benzer; ego’nun alter’de devamı, birleşme, bütünleşme. Özgürlük içinde gerçekleşen bir itaatten bahsediyoruz, aksi takdirde Chull Han’ın dediği gibi, baskıyla oluşan bir iktidar kırılgandır. İdeal iktidar, her zaman mümkün olan bir ‘hayır’ı -ki bu durum özgürlüğe işaret eder- ‘evet’e dönüştürebilendir. Ama nasıl bir evet? Elbette ‘öyle olsun/ nasıl isterseniz’e dayanmayan içten bir evet!

İtiraz ihtimaline karşın şunu da söyleyeyim: Tanrı’nın yasaları yok mudur? Vardır! Zorlar mı? Zorlar! Toplumun yasaları yok mudur? Vardır! Zorlamaz mı? Zorlar! Ama ikisinde de aslolan yasalara rıza ile uymaktır. Hayır deme imkanı yok mudur? Elbette vardır! Aslolan, hayır deme imkânı içinde evet demektir.

Burada şunun altını çizeyim: Alter’in, öteki’nin veya kul’un eveti -örneğin Müslümanın kelime-i şehadet’i- iktidarın/ Tanrı’nın varlığı için bir delil değildir, sadece bir tanıklıktır, alter’i bağlar. Alter’in/ ötekinin ya da kul’un tanıklık etmemesi Tanrı’nın egonun, hasılı iktidarın olmadığı anlamına gelmez. Kul sadece yort savul (çekilin, yol verin) der, iktidarın bilinmesi için. Toplumsal iktidar da böyledir!

“Kul padişahsuz olmaz pâdişah kulsuz değil

Pâdişahı kim bileydi kul aytmasa yort savul”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (13)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.