Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, iki çıkışla gündemde.
Bir; milli kültür ve geleneklerimize aykırı etkinliklere karşı, özel okulları uyaran Bakanlık yazısıyla. Ki, zamanlaması nedeniyle yılbaşı kutlamalarının okullarda istenmediği şeklinde anlaşıldı.
İki; PISA 2022 testinde notlarımızı eskiye göre iyileşmiş bulsa da beğenmemesi, yeterli ve iyi olmadığını kabul edip yükseltmek için daha çok çalışma sözü vermesi.
İkisi de birbiriyle bağlantılı aslında.
Özel okullarda sosyal etkinliklere getirilen kriterle başlayalım.
Türkiye’nin örf, âdet ve geleneklerine uygun olacak, milli kültürü tanıtacak, milli ve manevi değerleri benimseterek yüceltecek şekilde hazırlanacak, milli kültür ve değerlerle uyumlu olmayan etkinliklere ise yer verilmeyecek.
İşte bu şartlardan; yılbaşı kutlamalarının, çam süslemenin yasaklandığı sonucunu çıkarıyorlar.
Milli Eğitim'in; önceliği buna verme, bunla uğraşma lüksü var mı?
Ayrıca müzikten giyime kültürde Batılılaşmanın, Batı özentisi ve hayranlığının Osmanlı'daki zirvesi, Abdülhamid'in sarayıyken... Abdülhamidçilik, Osmanlıcılık ve ecdat mirasına sahip çıkma adına; Batı düşmanlığı aşılayarak mı milli kültür ve değerlerimizi koruyacağız?
Yahu, daha en muhafaza etmemiz gereken özü muhafaza edemiyoruz, şekli korusak ne olur! Dilimizi ve müziğimizi yozlaşmadan koruduk da yılbaşı kutlamalarını millileştirmek mi kaldı?
Öğrencilerimizin Türkçe okuduğunu anlama becerisi, gerilemeye devam ediyor. Okuduklarını daha çok anlamaz oluyorlar ve biz, gençlerin milli dil becerisini koruyamıyoruz.
2023'ün en çok dinlenen şarkılarında görmüştük. Duygularını anlatacak dil zenginliğine ve kavrayışa sahip olsalar şarkılar; böyle fukaralaşır, sığlaşır mıydı? Nedir o 20-25 yaş şarkıcıları Semicenk'ten, Uzi'den dinlediklerimiz? Arabesk rap, diyorlarmış. Müzik, şarkı sözü, şiir değil bu.
AK Parti iktidarının en başarısız olduğu iki alanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan bile kültür ve eğitim olarak kaç defa açıkladı.
Daha gençlere dilini öğretemiyorsunuz, göstermelik tedbirlerle milli kültürünü nasıl yaşatacaksınız?
Yılbaşı takıntısıyla, bomboş ve çarpık bir Batı düşmanlığıyla aşılacak başarısızlıklar değil bunlar.
Sözcü'den Sultan Uçar, "Türkler okuduğunu niye anlamıyor" başlığıyla şöyle yazdı:
"Türk çocuklarının yüzde 98’i, okuduğu metni anlamıyor. İşte PISA soruları…
Yaralı tavuğa aspirin verilsin mi?
'Altı kuş, ağaçların üzerinden uçtu' ne demek?
Kahveye inek mi? Soya sütü mü katılsın?
Profesörün ağaçlarını fareler mi kemirdi?"
Ne okutuyorlar ki 15 yaşındaki òğrencilerimiz anlamakta zorlanıyor, 10 puan daha gerilemişiz, diyenlere çok güzel bir özet. Okuttukları, Einstein'ın izâfiyet teorisi filan değil.
Bu çapta okuduğunu anlama kıtlığından, başka nasıl bir anlatma düzeyi ve nasıl bir müzik çıkacaktı!
Necip Fazıl'a atfedilen, 'süt vermek için süt içen inek gördünüz mü' sözünü çağrıştırıyor. Okumadan yazıyorlar, sonuç ortada; isyanını ifade yetersizliği.
GÖNÜL DEĞİL DİL YARASI
'Ben işte kansızlarla savaşıyorum, sahiden caney, sen nerede haney'den öteye gidemeyen ilan-ı aşk acıları tırmalıyor kulaklarımızı.
Bilmeyen yeni nesil de bunu, müzik zannediyor. Böyle bir şey miydi oysa?
OECD, 81 ülkede 15 yaşındaki öğrencilerle eğitimin niteliğini ölçüyor. Türkiye, örneklemdeki Anadolu ve fen lisesi öğrenci oranını, yüzde 39’dan 62’ye çıkarmış. Yine de başarıda sıçrama yok. 81 ülke arasında 39. ve 37 OECD ülkesi içinde 32. gelmişiz.
Sıralamamız ilerlese de öğrenci performansları her kategoride düşmüş.
Gerisi, boş lakırdı.
DENİZBANK KAMPINDA TATLI SÜRPRİZ
Dosso Dossi fuarı için geldiğim Antalya'da, düşe düşe Denizbank yöneticileriyle aynı otele düştüm.
Müdirelerinden biri, Seçil Erzan'ın kurduğu kayıt dışı fon, gümlemişti. Skandalın yorgunluğunu atıp moral tazelemek için kampa çekilmişler sanki.
Yel değirmenlerini gören Don Kişot'un, yâveri Sancho'ya dediği gibi, bu aralar talih çok mu yüzüme gülüyor ne!
Şansım biraz daha yâver giderse Arda, Emre gibi ünlü futbolcuların milyon dolarlar kaptırdığı saadet zincrinden, arka plan bilgilerle dönmeyi umuyorum. Belki Fatih Terim'in rolünü de çözebilirim.
Aydınlanmaya az kaldı, temasta kalalım.