Yeni yıla 'yüzyılın fırsatı'yla heyecansız giriş

Akif Beki

DEM'lilere İmralı izninin çıktığı söylendiğinde Bahçeli, yeni yıla hayırlı bir başlangıç olması dileğiyle memnuniyetini bildirmişti.

Yılın son günlerinde o görüşme gerçekleşti.

Pervin Buldan'la Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'la görüştü.

Bahçeli'nin ekim ayındaki çağrısıyla başlayan süreçte önce DEM'li Ömer Öcalan, İmralı'ya gitmişti. Bu ikinci görüşme yani.

2024'ü heyecan verici bir gelişmeyle kapattığımız anlamına geliyor.

Fakat Buldan'la Önder'in görüşme sonrası açıklaması, beklenen yankıyı uyandırmadı.

Getirdikleri mesajda Öcalan; barış ve kardeşlik için adım atmaya, çağrı yapmaya, Bahçeli'yle Erdoğan'a katkıda bulunmaya hazır olduğunu söylüyordu.

Beklentiyi karşılamadığını DEM'liler de gördü ki Buldan'la Önder, ikinci bir açıklama yaptı.

Mesajı yuvarlak, içi boş bulanlara diyorlar ki:

"Sürecin hassasiyeti nedeniyle, belli bir olgunluğa ulaşana kadar basına bilgilendirme yapamayacağız. Bu karar bir şeyleri saklamak anlamına gelmiyor; aksine yürüteceğimiz görüşmelere saygının bir gereği..."

Bunları yazarken MHP lideri Bahçeli'yle AK Parti kanadından da henüz bir tepki gelmemişti.

Hatta terörsüz Türkiye için yüzyılın fırsatı sayılabilecek bu girişim, iktidar medyasının manşetlerine de yansımadı. Halkın öncelikli sorunları ve gündemi başka, diye mi sizce?

Gerçekten de PKK'nın silah bırakıp kendini lağvetmesiyle biterse terörsüz Türkiye için yüzyılın fırsatı.

Peki neden hak ettiği heyecanı uyandırmadı?

Çünkü Bahçeli'nin teklifi açıktı. Öcalan, ön şartsız talimat verecek; PKK da süreçsiz silah bırakacaktı. Süreç, müzakere filan olmayacaktı. Bu uğurda Öcalan'ın Meclis'te konuşturulmasına bile razıydılar.

Oysa görüşme içeriğinin paylaşılması dahi sürece yayılıyor. Öcalan'ın milletten saklanan, söylenmeyen şartları mı var?

İlk görüşmede Öcalan, 'şartlar sağlanırsa çağrı yapmak'tan söz ediyordu.

İkinci görüşmeden öyle bir ifade yansımadı. Ama süreçten ve olgunlaşmasından bahsediliyor.

Anlaşmazlık mı var, yanlış anlaşılma mı?

2024'ü, 'güzel gidiş bu gidiş' temennileriyle karşılamıştım. Hani şu meşhur dörtlükle:

"Hasan Dağı arpalıktır, eğer saban yürürse/ Her dereye bir değirmen, eğer suyu gelirse/ Her kümesten bir tavuk, eğer köylü verirse/ Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse."

Ama Emekliler Yılı'nın içi ne kadar doldurulduysa, Türkiye Yüzyılı'nın arkası ne kadar iyi geldiyse geçen yıldan beklentilerin sonu da o kadar geldi.

2025'e de aynı dileklerle giriyorum. Güzel gidiş bu gidiş. Umarım sonu gelir. Bir şey söylemek için hâlâ çok erken.

DEM'liler, halkların kardeşliği ve barış için iktidar, muhalefet ayırmadan Türk, Kürt herkesten taşın altına elini koymasını istiyor.

Sorun şu ki, henüz altına el sokulacak taş yok ortada. Hele bir getirilsin ortaya, bekleyişi var.

Ne olduğunu bilmeden desteklemeyecek, içi boş havuza atlamayacak, dereyi görmeden paçayı sıyırmayacak kadar hayâl kırıklığı yaşadık.

Yeni yıla umutla umutsuzluk arasında, bir belirsizlik şalı altında giriyoruz.

Bütün ihtiyatlı iyimserliğimle herkese iyi seneler.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (43)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.