Demirel de iktidarların gündemi ne zaman halkın gündeminden uzaklaşmaya başlarsa o zaman, diyordu.
6 defa gidip 7 defa iktidara geri gelmiş deneyimli bir siyasetçiden daha iyi kim bilebilir bu sorunun cevabını.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti’nin gündeminde bir yeni Anayasa var.
Fakat Anayasa değişikliği halkın hangi ihtiyacını giderecek, belli değil.
Türkiye Yüzyılı başlatıldı da mevcut Anayasa mı engelliyor? Ekonomi şahlanacak, onu mu bırakmıyor? Enflasyon ve faiz indirilecek, elimizi kolumuzu mu tutuyor? Emekliye, çalışana zam verdirmeyip enflasyona ezdiren de o mu? Kiralar ondan mı yüksek? Markette, restoranda yediğimiz kazık bile mi? Paramızın pul olmasından da mı sorumlu? 2023 hedefleri onun yüzden mi tutturulamadı? Yenisi yapılırsa kişi başına milli gelirimiz, 25 bin dolara çıkar mı?
Halkın sorunlarını sıralasanız Anayasa, sonuncu bile olmaz.
Üstelik işine gelmeyince iktidarın uymayabildiği bir Anayasa’dan söz ediyoruz. Varlığı neye engel, değiştirilmesi neyi çözecek?
Ülkeye hukuk, adalet, özgürlük ve demokrasi getirilecek de Anayasa buna müsait değil sanki. Onun için yenisi isteniyormuş gibi yapılıyor.
Anayasa’da yazılana uyulsa, emirleri çiğnenmese sorun kalmayacak oysa. Sorun takılmamasında, uygulanmamasında. Çiğnenebildikten sonra yenisiyle değiştirseniz ne yazar!
Milletin öyle bir derdi yok. En son 2017’deki Anayasa değişikliğiyle kendisinden ne yetki istediyse zaten vermişti, bizzat Erdoğan bunu söylüyordu.
O referandumla vesayetin tabutuna son çivi çakılıp üstüne beton dökülmüş, darbe dönemleri kapanmıştı.
Vesayet ve darbe Anayasa’sından kurtulmak için nasıl hâlâ yeni Anayasa yapmamız gerekiyor, anlamak imkansız. E hani öyle bir şey kalmamıştı, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçince o iş bitmişti!
Anlaşılıyor ki yeni Anayasa’ya, yine iktidarın işini görmek için ihtiyaç var. Bugüne kadarki değişikliklerde verilen yetkiler az, Cumhurbaşkanlığı seçiminde koşulan yüzde 50+1 şartıyla dönem sınırlaması fazla gelmiş olabilir.
Öyleyse iktidarın gündemi, halkın gündemiyle örtüşmüyor. Aksine daha da ayrışıyor.
Millet, yeni Anayasa tartışmasıyla oyalanıp avutulacak keyifte değil. 31 Mart’ta sandıktan çıkarılacak ders de bu değildi.
Israr etmek iyi fikir mi, millete memlekete zaman kaybettirmeye değer mi?
THY’DEKİ NÜFUS PATLAMASI SEÇİMDEN Mİ?
Ama THY’den bir türlü düzeltme gelmiyordu. Sükutları, ikrardan olmasın diye ummuştum. Yine de sessizliklerini bozmadılar.
Geçsin gitsin, kapanır diye bekliyorlarsa milletin ağzını torba gibi büzemiyorsun.
Nitekim dünkü ballı maaş yazım üzerine bir dostum, THY’nin 2023 dönem bilançolarını gönderdi.
Tablolara bakıyorsunuz; 2022 sonu, yani 2023 başında toplam çalışan sayısı, 40 bin 264.
Haziran 2023’te ise bu sayı, 50 bin 623’e çıkmış.
6 aydaki fark, 10 bin kişi.
Mayıs 2023 genel seçimlerine gittiğimiz süreçte, THY’nin toplam çalışan sayısı 10 bin artmış. 4’te 1’lik bir oran, yüzde 25’lik büyüme demek.
2023’ü aralık ayında da 55 bin 884 çalışanla kapatmışlar. 31 Mart 2024 seçimleri öncesine denk gelen süreçte bir 5 bin kişilik artış daha.
Sıkı durun; önceki 3 yılda THY çalışan sayısındaki artış, sadece bin 500 kişi.
Vay vay vay! Ekonomik sıkıntıdan ülkede azalan nüfus artış hızı, THY’de patlamış!
Dostum soruyor, seçim rüşveti olarak işe alınanlar mı bunlar? Ve kamuda tasarruf böyle mi sağlanacak?