Dünya Bankası, Türkiye'ye ayırdığı kredi desteğini ikiye katlayarak 35 milyar dolara çıkaracak. Hazırlık doğrulandı, ekonomi yönetimimizle temastalar.
Ekonomistler arasında şöyle bir görüş var: Dünya Bankası ile IMF, aynı madalyonun iki yüzüdür. Dünya Bankası imdada geldi mi, arkadan IMF'nin ayak sesleri de gelecek demektir.
Şişman kadın şarkı söylemeden operanın bitmemesi gibi.
Dünya Bankasının, yeni ekonomi yönetimine kredi açması iyi haber. Ama IMF'nin öncüsü ya da habercisi midir, ufukta beliren ne, nasıl bir pazarlık ve anlaşmayla, hangi şartlarda?
Şimşek çakmadan gök gürlemez, derler.
Cumartesi akşamı, Bayburt Kenan Yavuz Müzesinden gördüğümüz parıltıyı, bazılarımız şimşek sanmıştı. Arkasından gök gürlemeyince anlaşıldı ki, gök taşı düşmüş.
Belki de Dünya Bankasının, 3 yıllık yeni ekonomi programını desteklemeye gelmesi bile yetecek. IMF de gelmiş kadar olacak, olması sağlanacak.
IMF'siz bir IMF programına geri dönüyoruz, denilebilir.
Adı sevimsiz; kredi dilimlerini ortada dolaşmadan, dolaylı onaylayamaz mı?
Dolaylı ilişki çözümü yetmezse... Yerel seçimlerden sonra IMF'yle doğrudan ilişkiye geçme seçeneği de masada duruyor, kalkmıyor ki zaten.
Borç verilen paranın yerini bulup bulmadığını, nerelere harcandığını davulla, zurnayla denetlemesi şart değil. IMF'nin, görünmeden gelip gitmeye başladığı dahi konuşuluyor.
Şimşeğin ardından gök gürlemediğinde de soru şu; acaba ne düşecek? İsveç'in NATO üyeliği, hafif kalır.
ENFLASYONLA MAAŞLAR ARTIK AYRI GÜNCELLENECEK
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dün Orta Vadeli Program'la ilgili soruları cevapladı.
Ekonomideki yeni hedefler, önceki gün gururla sunulmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "tarihimizde ilk kez" dediği şahlanma hedefleri şöyle:
"2024-2026 dönemini kapsayan program sonunda, tarihimizde ilk kez 1,3 trilyon doları aşan bir ekonomik büyüklük ve 14 bin 855 dolara çıkan fert başına millî gelir ile yüksek gelir grubu ülkeler arasına girmeyi öngörüyoruz."
İhracat da 300 milyar doların üstüne çıkarılacak.
2023 için ihracat hedefi, 500 milyar dolardı. Ekonomik büyüklük hedefi, 2 trilyon dolar. Kişi başı gelir hedefi de 25 bin dolar.
Şimdi deniyor ki; 2026'da bunların yarısını yakalarsak tarihimizde bir ilki başarmış ve yüksek gelirli ülkeler ligine girmiş gibi öpüp başınıza koyun.
OVP hedeflerinin havasından geçilmiyor, tarihi sıçramamıza az kaldı.
Malkoçoğlu gibi havalı Yeşilçam filmlerini, yapımcılar "gururla sunar"dı. Gururlanalım da bugüne kadar hangi hedef, hangi ekonomi programı tuttu ki bu tutsun, sorularına ne buyurulacak!
Daha geçen seneki OVP'de 2022 enflasyon hedefi, yüzde 65'ti. 2023'te yüzde 24,9. 2024'te ise yüzde 13.8. Ve 2025'te de yüzde 9,9.
2020’deki OVP’de 2022 enflasyon tahmini, sadece yüzde 6'ydı oysa. 2021’de yüzde 9,8.
40 gün önceyse Merkez Bankası, beklentisini güncellemişti. Bu yıl sonunda enflasyonu, yüzde 58 bekliyordu.
Önceki gün OVP'yle bir daha güncellendi, 2023 enflasyon hedefi artık yüzde 65.
Nasıl ama başarı grafiği! Tutmadığı sene ve hatta ay yok maşallah.
Bu başarının bir ödülü de olacak. O da çalışanlara gidiyor, başka kime olacaktı!
Bakan Şimşek, dün müjdeyi duyurdu.
"Bundan sonra ücret düzenlemeleri, hedef enflasyona göre yapılacak. Ama çalışanlar, hiçbir şekilde enflasyona ezdirilmeyecek" de.
Nasıl olacaksa...
Yeni OVP'nin, hem ekonomiyi büyütüp hem enflasyonu indirme vaadine benziyor.
Enflasyonla büyüme mucizesinin tadını alan iktidar, yarın yol ayrımına geldiğinde büyümeden mi vazgeçer, enflasyonu indirmekten mi?
Ne yardan ne serden geçme seçeneği yok, ya büyümeden ya enflasyonla mücadeleden geçilmesi gerektiğini uzmanlar söylüyor.
Hem karnımız doyacak hem pastamız duracak, iyi bir dilek ve temenni. Fakat Mahfi Eğilmez, 'ekonomi programı' diyemiyor buna. Nerede kaldı gerçekçi ve tutarlı diyebilmek!
Enflasyonu baştan, maaşları sondan güncellemek, akla gelen ana tedbir yine. Hem yanlışların tüm faturasını çalışanlara kesip hem çalışanları enflasyona ezdirmemek, güzel bir hedef. Ama gerçekçi mi, değil.