Cumhurbaşkanı Erdoğan da grup konuşmasında değindi. Medyanın işlediği bir senaryoya göre bir ‘Trump’sız Amerika’ projesi var. Amerikan derin devleti tarafından yürütülüyor ve ‘Erdoğan’sız Türkiye’ projesi de bunun parçası...
Erdoğan ile Trump’ı birlikte hedef alan bu projenin varlığı ise Zarrab davasından çıkarılıyor.
Deniyor ki; eski danışmanı Flynn’in Rusyagate skandalında Trump aleyhine suçlamaları kabule zorlanmasıyla, Zarrab’ın Erdoğan aleyhine konuşturulmaya başlanması arasında bir bağ var. İkisinin birden itirafçılığa geçmesi tesadüf olamaz...
Erdoğan’ın bu teoriyi benimsemeye yatkınlığı anlaşılabilir.
Fakat buradan hareketle, Flynn davasını da şeytani bir darbe girişimi olarak değerlendirmek... İkisi de karanlık komplolara muhatap deyip Erdoğan ile Trump’ın siyasi kaderlerini birbirine bağlamak... ‘Trumpsız Amerika’ projesinin asıl hedefi ‘Erdoğansız Türkiye’ demeye getirmek ne kadar doğru?
Özdeşlik kurup Erdoğan gibi Trump’ı da savunmayı reisçiliğin şartları arasına sokan modeller bile türüyor.
Zarrab davasının yol açtığı kafa karışıklığının yan etkisi bu.
Ancak kader ortaklığıyla açıklamak, içine düştükleri ikilemleri gidermediği gibi, daha kaotik ve sakıncalı açmazlara sürüklenmekten de kurtarmıyor endişelilerimizi.
‘Trump’sız Amerika’ istememe pozisyonuna düşürmesi bile, yeterince içinden çıkılmaz bir garabet değil mi?
TASASI BİZİ Mİ ALDI?
Irkçı, faşist, bağnaz, dar kafalı, atadığı Dışişleri Bakanı’nın dahi ‘moron’ demekten kendini alamadığı, gelmiş geçmiş en İslamofobik başkan...
Avrupalı partnerlerini bile hop oturtup hop kaldıran İslam düşmanı paylaşımları ne olacak?
İslam ülkesi vatandaşlarına ABD’ye giriş yasağı koymasına ne denecek?
Dünyayı karıştıran provokasyonlarına, neredeyse İslam’la savaş başlatacak tazyik ve tahriklerine, kin ve nefret kusan söylemlerine, ‘İslamcı terörist’ ağızlarını inatla bırakmamasına ne buyurulacak?
Erdoğan, Trump’a karşı bizdeki 28 Şubat dönemine benzer bir antidemokratik müdahale sürecinin yaşandığı kanaatinde.
Trump’ı, Amerikan yönetimi içindeki bir cuntanın devirmeye çalıştığına inanıyor.
“Erdoğansız Türkiye” projesini de aynı cuntanın planladığını düşündüğünden “Bizim muhatabımız sayın Trump’tır, öyle de kalacaktır” diyor.
Fakat hemen ardından Kudüs provokasyonu yüzünden kendisine sert çıkmadan da edemiyor.
Ardından, Amerika’nın Suriye’de de bize karşı bir terör planı olduğunu belirtiyor. YPG’ye depolanan silahları ne yapacaklarını “Ya İran, ya Türkiye ya da sıkıysa Rusya”ya karşı mı kullanacaklarını soruyor.
İç siyasi kavgalarına Türkiye’yi karıştırmamaları konusunda yerden göğe haklı Cumhurbaşkanı.
Fakat bu kompozisyonda, Türkiye’nin Amerikan sistemindeki en güvenilir müttefikinin Trump olduğunu söyleyebilir miyiz? Ya da ‘Erdoğanlı Türkiye’yi en çok Trump’ın istediğini?
Hak, hukuk, değer, kural, mantık tanımayan Trump’ı hukuk çizgisine çektiği için Amerikan sistemini suçlayabilir miyiz?
Meydanı boş bırakmayıp Trump’ı dizginlemeleri, başa açacağı bela ve felaketlerden kendileriyle birlikte dünyayı da korumaları, neden cunta faaliyeti olsun?
İyi ki çılgınlıklarını denetim ve kontrol altında tutuyor, kafasına göre yönettirmiyorlar.
Hem varsa Trump’sız bir Amerika tasarımı, Trump’ı yedirmemek bize mi kaldı? Ayrıca bundan memnun olmamak için makul ve gerçekçi bir neden gösterebilir mi kaygı sahipleri?