Mazlum Kobani'ye 'general' rütbesini takan Trump, Merkel değil...
YPG'nin başını Savunma Bakanıyla muhataplığa terfi ettiren, Genelkurmay Başkanıyla denkleştiren Putin, Macron değil...
Terör suçlarından kırmızı bültenle aranan PKK şefinin göğsüne törenle kahramanlık madalyası iliştirmediği kalanlar, Türkiye'nin anlaşma ortakları ABD ile Rusya, AB ile NATO değil...
Ha, Merkel'le Macron, AB ile NATO da sütten çıkmış ak kaşık sayılmazlar pek.
Ama döşendiği küstahça mektuba 'General Mazlum'unun talep listesini Trump ekleyip gönderdi.
Ankara'yı rejimle normalleşmeye, Şam'la diyalog başlatmaya ve Esad'ı tekrar tanımaya zorlarken Esad'la YPG'nin arasını yapan da Moskova.
'Herkes kazandı YPG kaybetti, Suriye sınır boyunda bir terör devletçiği projesi çöpe atıldı, Kandil'in burun dibinde yeni bir Kandil kurma rüyası hüsranla bitti'yse...'Washington ve Moskova'da niye el üstünde tutuluyorlar, kazansalar bu kadar sevinemezlerdi, baksanıza keyiflerine diyecek yok, Esad'la masaya oturtulmuş bir de pazarlık imkanıyla ödüllendiriyorlar, ne iş' dedirtenler Türkiye'nin YPG'ye karşı anlaşma ortaklarının ta kendisi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tabiriyle 'terör örgütü elebaşılarının sırtını sıvazlayan, şımartıp azdıranlar' güya Ankara'nın 'terör'den arındırılmış 'güvenli bölge' hedefine destekle, YPG'yi ayak altından çekip koridoru boşaltmaya aracılık sözü verenler...
Yardım ve dayanışma sözlerinin tutulmasını beklerken Washington ve Moskova, 'General Mazlum'la kol kola girip 'ahbap-çavuş' pozları kesiyor.
Ankara'nın hayal kırıklığı gayet anlaşılır da...Tepkinin yansıtıldığı adres doğru mu?
YPG'yi kayırma ve kollamada ne Merkel Trump'ın eline su dökebilir, ne Macron Putin'in...
Cumhurbaşkanı'nın haklı şikayetlerine konu olan bütün ikiyüzlülük ve çifte standartlarına rağmen, AB ile NATO'nun günahları ABD ve Rusya'nınkilerle kıyaslanamaz bile. Yanına dahi yaklaşmaz...
Gelin görün ki Trump'la Putin'den çok Merkel'le Macron'a yükleniliyor.
Asli sorumlulardan esirgenen ne kadar hiddet ve öfke tokadı varsa, AB ile NATO'ya ver Allah patlatılıyor, yer misin yemez misin...
YPG'ye karşı Rusya ve ABD ile varılan anlaşmalardan Avrupa rahatsızmış, medyanın AB-NATO düşmanlığını körükleme gerekçesi de bu.
Trump'ın mektubuna kırılıp Merkel'e küsmek, Putin'e bozulup Macron'la bozuşmak, ABD'ye kızıp AB'den acısını çıkarmak, Rusya'ya gücenip NATO'dan hınç almak ne kadar sağlıklı, ne kadar isabetli oysa?
Trump'la Putin'e söylenmek yerine, Merkel'le Macron'u şamar oğlanına çevirip öfkeyi onlara yönlendirmek, günü kurtaracak yanıltıcı bir rahatlama sağlayabilir.
Putin ve Trump'a söylenmek kadar riskli de görülmeyebilir ağza geleni onlara saydırmak. Günah keçileri, söylenemeyenleri söylemeye gözün kestikleri arasından seçilmez mi zaten!
Fakat sorun; 'kazıklanıyor muyuz' hissini hafifletmekle, 'dost bildiklerimizce taklaya mı getiriliyoruz' duygusunu yatıştırmakla ortadan kalkmıyor.
Cepheyi büyütme ve daha da yalnızlaşma pahasına iç rahatlatmak, yürek soğutmak neyi çözer, sonucu değiştirmiyor.
Tam tersine, ABD ile Rusya arasında köşeye sıkışmaktansa yeni güç dengeleri aramak, AB ve NATO ile safları sıkılaştırmaya bakmak gerekmez mi? Uzaklaştırmak yerine Almanya ile Fransa'yı yanımıza çekmek, elimizi rahatlatmaz mıydı?