"Bunların hepsi PKK’lıdır. PKK’lı ile dost olan da PKK’lıdır. Hepsini öldürmende bir mahzur olmaz...”
Atilla Peker’in savcılığa verdiği itiraf dilekçesinde geçiyor bu ifade.
İddiasına göre, Kıbrıslı gazeteciyi öldürmeye bu cümleyle azmettirilmiş. Ama denk getiremeyince cinayeti başkası işlemiş.
Kutlu Adalı suikastının üzerindeki esrar perdesi, 25 yıl sonra aralanıyor. O da organize suçtan aranan Sedat Peker’in baskısı ve kardeşinin ayağıyla gidip dilekçe vermesi üzerine. Yoksa ifadesi ısrarla alınmıyordu.
İddiaları araştırıp cinayeti aydınlatacak, suçluları ortaya çıkaracak olan yargı ve polistir.
Fakat ifşa ve iddialar, şaşırtıcı değil.
Bir gazeteciyi Kıbrıs’ı satmakla, vatan hainliğiyle, asker ve polisi şehit eden terörist dostu olmakla suçlamak, katline ferman yerine de geçebiliyor.
Özel amaç ve çıkarları örtmek için kullanılacak bundan daha elverişli, bundan daha iş görür bir gerekçe icat edilmedi.
‘Hain’ diye hedef gösterilenler hakkında ölüm emri çıkaracak bulunmaz mı?
Çubuk›taki linç girişiminde, CHP lideri Kılıçdaroğlu›nu sığındığı evde kuşatan saldırganlar, "Terörist içeride, yakın bu evi, yakın" diye bağırmıyor muydu?
AK Parti ve iktidardan ‘halkın haklı öfkesi, Kılıçdaroğlu suçu kendinde arasın, kahraman Osman Amca’yı yedirmeyiz’ diye saldırganlara sahip çıkanlar oldu.
Teşvik edilip cesaretlendirilmese, daha sonra gazeteci ve muhalif siyasetçilere sokakta yeni saldırılar yaşanır mıydı?
Kollanan, kayrılan, haklılaştırılan, örtbas edilen her organize suç, yenilerine davetiyedir.
Hürriyet gazetesi basılıp taşla, sopayla camı çerçevesi indirildiğinde, başlarındaki kişi “Bizim en büyük hatamız zamanında bunlara dayak atmamak oldu” demişti.
Yine gençlik ateşine verilmiş, arkasında durulmuştu...
E Hürriyet de AK Partili gençleri tahrik etmeseydi, spontane bir öfke patlamasaydı, gazeteciler de lafını bilseydi!
Şimdi Sedat Peker, bir milletvekilinin ricası üzerine saldırıyı organize ettiklerini itiraf ediyor.
Tıpkı karakolda, eski milletvekili Feyzi İşbaşaran’ın kemiğini kırma saldırısı gibi. Meğer o da münferit değil organizeymiş.
‘Ajan’ diye Can Dündar, adliye önünde silahlı saldırıya uğradı. Münferit vaka sorsan, öfkesini kontrol edemeyen bir vatanseverin eylemi...
Hakeza Milletvekili Barış Atay, ‘terörist dostu’ diye tepesini attırdığı delibozuk bir gruba, karanlıkta tesadüf etmedi mi?
‘Oh olsun, kendini dövdürmeseydi onlar da, müstahak, beter olsunlar’ listesi, hayli kabarık. Gelecek Partili Selçuk Özdağ’dan Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu’na uzayıp gidiyor.
Son örnek, İYİ Parti lideri Akşener. Hakkında, gayet kendiliğinden “Taşlayın haini taşlayın, öldürün öldürün” tiviti atıldı. Rize’de güya halkın haklı öfkesiyle karşılaştı, etrafında spontane arbede çıkarıldı.
Bu ülkede münferit olarak sunulan, örtülen hangi siyasi şiddet, sonradan organize çıkmadı ki?
Asayiş ve can güvenliğinden sorumlu iktidarlar, sokağı kaşıma tehlikesine karşı bu yüzden hep tetikte ve uyanıktır bizde.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik yasası bundan var.
Meğer planlı tahrik, meğer kirli provokasyon, meğer hain ve karanlık kışkırtma olduğu hep sonradan mı anlaşılacak!
Cumhurbaşkanı ne demek istedi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü Akşener tepkisi, boşuna kaygı ve endişeyle karşılanmadı.
‘Ders verdiler, Rize’de gerekeni yaptılar, bunlar daha iyi günler, bu daha başlangıç, dur bakalım daha neler olacak, dua et de çok daha ileri gitmediler’ şeklindeki sözler, yanlış anlaşılmaya müsait.
Muhalefet liderleri halkla buluşamıyor, topluma karışamıyorsa, sokağa çıkartmamak için sokağı tahrik edenler varsa tedbir almak iktidarın görevidir.
Ateşle oynamak isteyecekleri, durumdan vazife çıkaracakları, kötü niyetle istismar edecekleri önlemek için Cumhurbaşkanı’nın maksadı, açıklığa kavuşturulmalı.
Bu haliyle hayra alamet değil.
Suç dünyasının siyasi uzantısı kim?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ‘suçla mücadelede yanındayız’ desteğini de aldı. İçişleri Bakanı Soylu, herhalde artık suç dünyasının siyasi ayağına karşı harekete geçecektir.
Bir siyasetçinin Sedat Peker’den aylık 10 bin dolar para aldığını söylemiş ama adını açıklamamıştı.
Böyle hayati bir bilgiyi kendine saklayarak suçla mücadele edilmeyeceğini bilecek konumda.
Bütün şartlar oluştu. Bu ismi, mafya-siyaset ilişkisini deşifre edecek bir savcıyla paylaşmak için daha ne bekliyor!