Vergi zamlarında esas alınan yeniden değerleme oranı, yüzde 22,58 olarak tespit edilmiş...
Fakat Motorlu Taşıtlar Vergisi'ndeki artış, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın takdiriyle yüzde 12'de tutulmuş...
Bunu "MTV'de indirim, Cumhurbaşkanı'nın jesti" diye sunan radyo haberini kulaklarımla dinledim.
Hemen dikkat kesildim, doğru mu duyuyorum diye.
Haberin devamında, zamdan iskinto yapıldığını araya sıkıştırmasınlar mı!
Öyleyse ne diye mevcut MTV oranı aşağı çekiliyormuş gibi anons edersiniz ki baştan? Sonra söyleyeceklerinizden anlaşılmayacak mı işin aslı? Günü geldiğinde öderken de mi anlamayacak vatandaş?
İndirim değil, reel bir tenzilat yok halbuki ortada.
TÜİK'in senelik ortalama fiyat artış oranı olarak tespit ettiği yeniden değerleme oranı, MTV'ye olduğu gibi yansıtılmayacak o kadar.
İndirilmediği, aksine MTV'nin de zamlandığı gerçeğini değiştirmiyor bu.
Mükellef lehine bir tasarruf var mı, var. Bunu isterseniz Cumhurbaşkanı'nın jesti olarak sunabilir misiniz, evet sunabilirsiniz.
Ancak zamdan iskonto, artıştan indirim diye aslına sadık kalmayarak, vermek istediğiniz jest etkisini kendi elinizle kırıyorsunuz.
Tahakkuk edecek rakam indirildi diye önce sevindirip sonra az arttırıldığını duyurarak hayal kırıklığı yaşatıyorsunuz.
Durup dururken yükselttiğiniz beklentinin altında kaldığınızın da mı farkında değilsiniz?
Muhalif manipülatör bile yapmaz sizin tarafgirlik adına yaptığınızı. İktidara iyilik değil, kötülük bu.
Bile bile yanlış yönlendirmeyle algı çarpıtmaya çalışarak kendinizi dinleyici gözünde itibarsızlaştırmakla kaldığınız da cabası. Daha doğrusu, takipçilerinizi enayi yerine koyup kendinizi de 'yanıltan, güvenilmez' durumuna düşürmekle kaldığınız...
Fazla mı büyüttüm dersiniz?
Tekil örnek olsa, hak verirdim size.
Fakat hayır, herhangi bir iş bilmez radyonun taraftarlığı yüzüne gözüne bulaştırması, iktidara nasıl yaranacağını şaşırmasıyla sınırlı değil. Lafını bile etmeye değmezdi öyle olsa.
İktidarı sevimli göstermeye uğraşırken kantarın topuzunu kaçırmak, ayarı tutturamamak yaygın bir destek biçimi artık.
Şunu rahatlıkla genelleyebiliriz; gerçekle yetinmiyorlar, 'Erdoğan MTV zammında bir istisna yaptı' demek kesmiyor.
Medyası, böyle böyle iktidara yük olmaya başladı.
En atik tetik, en cevval biz olalım diye girdikleri gayretkeşlik yarışı, kontrolden de zıvanadan da çıkmış bulunuyor. Kayış koptu, ne inandırıcılık bıraktılar ne hakkaniyet duygusu...
'Değerli Emlak Vergisi' adıyla, değeri 5 milyon lirayı aşan konutlara mükerrer emlak vergisi koymanın uyandırdığı haksızlık, adaletsizlik duygusu böyle nafile algılarla mı giderilecek?
Belli ki 'MTV indirimi' müjdesiyle o rahatsızlığı hafifletebileceğini, bir nebze de olsa unutturacabileceğini zanneden pansumancı sipsipullahlar var.
Destekçisi böyle olan iktidarın ne muhalif ne de eleştirel medyaya ihtiyacı yok. Ha babam altını oyuyorlar.
Başkası olsa çoktan patlamıştı, 'sizden gelecek amigoluk gelmez olsun, istemez böyle tezahürat' diye. Benden söylemesi.
HSK neden sessizce harekete geçti?
Samsun Cumhuriyet Savcısı Ali Evcimen’e atfedilen skandal bir Facebook paylaşımıyla çalkalanmıştı ortalık.
‘Doğru olamaz’ diye inanmakta zorlanmıştım.
Gül, Davutoğlu ve Babacan’a cinsiyetçi göndermeler içeren pespaye bir fotomontajdı.
Bırakın yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığıyla bağdaştırmayı...Bir savcıyla asla yan yana düşünülemeyecek kadar iğrençti.
Savcı Evcimen’den dün de ne ret ne inkar ne de bir yalanlama geldi.
Adalet Bakanlığı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu da sessizliğini koruyor.
Yalnızca, el altından yayılan şöyle bir bilgi çalındı kulağıma, HSK soruşturma başlatmış.
Fakat hala bir ‘kabul edilemez’ tepkisi, sade suya tirit bir ‘inceliyoruz’ açıklaması bile duyulmadı.
“Sükut ikrardan mıdır” diye sormuştum dün.
Bugünkü sorum şu; soruşturduğu doğruysa, neden sessizce harekete geçmeyi seçti HSK?
Yoksa zevahiri kurtarıp savsaklanacak mı, usulen soruşturur gibi yapıp üstü mü örtülecek?
Yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına güvenin üstüne titremek bu mudur?