Deri toplama kavgası haberlerini henüz görmedik. Bu bayram, kurbanlık bağışı toplamada rekabet öne çıkıyor. Bir de taksitle kurban kesmenin teşvik edilmesi...
İBB'ye bağlı İstanbul Vakfının kampanyasına önce engel çıkarılmış, İmamoğlu tepki gösterince izin verilmişti.
Ne derler, şimşek çakmadan gök gürlemezmiş...
İstanbul'da et girmeyen 160 bin haneye kurban eti ulaşacak. 20 milyon lira toplanmış arife itibariyle. Bu yardım, muhalefet eliyle halka ulaşmasın diye çıngar koparılmıştı. Dinle değil particilikle alakalı.
Kızılay ve İHH başta olmak üzere, başka STK'lar da kurban kampanyası düzenliyor.
Tarife, birinden öbürüne değişiyor. Kurbanlık pazarlarındaki fiyatlar gibi...
850 liradan başlıyor hisseler. Ortak girilen büyükbaşlar, 6 bin liradan 35 bine kadar çıkıyor.
Küçükbaşlarsa 5 bin liraya kadar.
Toplam 5 milyon civarı kurbanlık var yine. Ama geçen yıldan daha pahalı.
En fazla 4 milyonu satılıp kesilecek diye bekleniyor.
Satışı desteklemek için, kredi kartına taksit imkanları da sunuluyor.
Sadece kurban derileri, 150-200 milyon lira tutacak. Pazarın, bu darlıkta ve durgunlukta ekonomiye getireceği canlılığı tahmin edersiniz.
Fakat şöyle bir açmaz yok mu: Kurban bir zengin ibadeti, fakire düşen bir görev değil.
Tok yatan, bu vesileyle aç komşusunu düşünecek. Yardımlaşmayı ve paylaşmayı özendiren bir dini bayram.
Oysa taksitle kurban satışı, gücü yetmeyene kurban kesmeyi kolaylaştırma imkanı sağlıyor.
AK Partili Özhaseki, Kayseri'de bir cami açılışında zenginleri, orta ve düşük gelirlilere yardıma çağırıyordu.
Orta sınıfa bile sadaka ve zekat düşen yerde kurbanın krediyle, taksitle satılması, ekonomiyi canlandıracak bir teşvik. Sosyal dayanışma ve yardımlaşmayı değil.
Diyanet taksitle de borçla da kesmeye fetva verdi. İşin içine faiz girmese banka kredisi bile caiz olacak.
Siyaset derseniz, o da sakınca görmüyor.
Öncelik, fakirden ziyade ekonomiye nefes aldırmak. Yeter ki piyasalara can suyu verilsin.
Bütçesi elvermeyenler dini motivasyonla şartlarını zorlamış, borç altına girerek kesmiş, ne gam!
Yoksullukla mücadeleyi, bayramdan bayrama ve zekattan zekata topluma, dini duygulara havale etmek midir siyaset?
Hayrı hasenatı sosyal ve ekonomik hayatımıza kutlu olsun, cümleten iyi bayramlar dilerim.
Şeytan taşlamayı unutmayın
İslam Ansiklopedisi'nden:
"Hz. İbrâhim, Kâbe’nin inşasını tamamladıktan sonra ilk haccını yaptığı ve oğlu İsmail’i kurban etmeye götürdüğü esnada, Mina’nın üç yerinde önüne çıkan şeytanı taşlamıştır."
Haccın gereklerinden biri olarak, bugünden itibaren küçük, ortanca ve büyük şeytan taşlama yerlerinde yine temsili iblis taşlanacak.
Kurban Bayramı'nı idrak ederken şeytan taşlama ritüeli üzerine de düşünmeli.
Her günün taşının, kendi vakti içinde atılması esas.
Yine de Diyanet, taşların tek tek 7'şer kez atılmasına, gününde atılmayan taşların bayram bitmeden kazasına, mazereti olan hacıların vekaleten başkasına da şeytanı taşlatabileceğine dikkat çekiyor. Dini referanslarını zikrederek.
Taşların ebadı bile önemli. Sayıları gibi boyutları da kaynaklarda belirlenmiş. Nohuttan küçük, fındıktan büyük olmayacak...
Hacca gitmediniz diye şeytan taşlama sorumluluğu üstünüzden kalkmıyor.
Hazır bayramı gelmiş, en yakınınızdaki şeytanı taşa tutabilirsiniz. İster içinizden ister dışınızdan.
İlk taşı en günahkarın atmasına da mani yok.
Hem de bedava. Taksitle de kurban kesemeyenler bile büyük, küçük, ortanca demeden hıncını çıkarabilir mel'un iblisten.
Doğruluktan ve iyilikten alıkoyan, hakkı ve adaleti engelleyen her ne şeytan görürseniz, ya Allah!