AK Parti, bu seçimde muhalefete müthiş dişi replikler veriyor. Gollük pas dedikleri cinsten.
Erdoğan ne diyor mesela:
"Şöyle masaya soğanı koyup da vurup dağıtabiliyor musun, dağıtamaz; onların lüksünü bozar, soğanın lezzetini bilmezler."
Der demez de... DEVA Partili Mehmet Emin Ekmen başlıyor şunu demeye:
"Kilosu 30 lira olmasa parçalarız da şimdilik uzaktan seyrediyoruz."
Tarım Bakanlığı, Kılıçdaroğlu'nun bir baş soğanla çektiği videoya cevap verdiğinde de coşuyor muhalefet.
Bakanlık; öyle kıtlık filan olmadığını, tarlalarda yeterli soğan yetiştirildiğini söylüyordu.
Fakat 'halk, soğan bulamıyor' diyen yoktu ki. Halk, soğanı alamıyor diyeydi şikayet. Alabilse tek yumrukta dağıtıp cücüğünü bile kütür kütür götürecek...
"Yol yenmez Bay Profesör, sana öğretmediler mi; yenmez ama yol sayesinde 85 milyon evine ekmek götürür" diye çıkıştığında da yaşandı. Erdoğan'dan hemen aldılar pası.
Çünkü AK Partili Külünk, geçen sene hiç de böyle demiyordu.
Kaynakların betona gömüldüğünü, elitlere aktarıldığını, doğru ve yerinde kullanılmadığını haykıran ateşli iktidar fedaisi, oydu. Halka değil, servetine servet katan zenginlere çalıştığı için, bu düzeni değiştirmeye bile çağırıyordu.
Bir taşla hem düzeni değiştirme isteğinin darbecilik, ajanlık ve dış güç uşaklığı olmadığını göstermişti. Hem de köprü, yol, havaalanı gibi yatırımların verimliliğini, gerekliliğini ve yöntemini sorgulamayı, "yatırım düşmanlığı" olmaktan çıkarmıştı.
MKYK üyesi Metin Külünk'ün başkaldırısını hatırlatmasın da ne yapsın şimdi muhalefet!
"Pahalılık gibi ekonomideki sıkıntıları çözerse yine AK Parti çözer" diyen de Erdoğan... "Ekonomide sıkıntı varmış, yoo; biz gayet iyi yolumuza devam ediyoruz" diyen de.
"Benim alanım ekonomi, sonuç ortada" sözü deseniz, yine ona ait.
Muhalefete ise küçük bir dokunuşla taşı gediğine oturtmak kalıyor: Çözse çözse AK Parti'nin çözeceği sıkıntıları kim çıkardı peki?
AK PARTİ LİSTESİNDEN TERÖRLE İLTİSAKLI ÇIKMAZ MI!
BBP'li Destici ile AK Partili Özhaseki de muhalefete fena ortalar açmıyor, Allah var.
"Kılıçdaroğlu'nu destekleyenler arasında sadece HDP ve PKK yok, FETÖ de DHKP-C de destekliyor" demiyor mu Destici?
"Bir tarafta yerli ve milli güçlerin olduğu liste, diğer tarafta da FETÖ'nün, PKK'nın, Türkiye düşmanı ülkelerin desteklediği liste var" demiyor mu Özhaseki?
Kılıçdaroğlu da ayağına geldiği gibi doksandan çakıyor. Bir o yana, bir bu yana hem de.
Şuna ne diyebilir bir Erdoğan sevdalısı:
"Neden 'PKK demiyorsunuz' diyorlar. Ben terör örgütünün reklamını yapmam. Terör insanlık suçudur. Biz CHP olarak, terör örgütlerinin isimlerini dillendirmemeye özen gösteririz."
Ne diyebilirler ki! Çok değil 10 yıl öncesine kadar Erdoğan'ın söylemi ve tavrıydı bu.
Aynı arşivden alıp söyleyeceği daha neler var. Bay Kemal henüz şu sözlere başvurmadı bile:
"Askerimizi, polisimizi öldürenleri düşman olarak görmüyoruz. Terör örgütü; askere, polise düşman gözüyle bakıyor. Ama biz demokrasi gereği onlara suçlu gözüyle bakıyoruz."
"Gaffar Okkan’ın katilleriyle, teröristlerle iş tutanlar, bizi suçlayamazlar" demekle yetiniyor şimdilik muhalefet.
Aslında bunu dememek için iyi direndi Kılıçdaroğlu. Fakat zorlanınca demeye mecbur kaldı sanki.
Mansur Yavaş da "bölücü arıyorsanız, listenizden seçime soktuklarınıza bakın, özerklik isteyen HÜDA PAR orada" yollu girdi hafiften topa.
Ee, "Yavaş seçilirse Ankara’da su sayaçlarını PKK’lılar okuyacak, DHKP-C’liler de faturaları evlere getirecek" suçlamalarıyla buna altlık hazırlayanlar düşünsün!
Destici'nin pasından sonra İmamoğlu'na da hak doğdu. AK Parti listesinden seçime giren DSP'li Aksakal'ın, terör örgütü Dev-Sol'la irtibat ve iltisakını da o sorar artık. "Kimler kimlerle beraber" nidalarıyla ortalığı inleterek hem de. "Kadere bak!"
Ne derler bilirsiniz; kendine dönüp bakmadan her istediğini söyleyen, istemediğini de işitir.
Lafını bilmeyen, hak ettiği tepkiyi çağırırmış; bu da benden kulağa küpe bir atasözü uyarlaması olsun.