Adem ile Havva, başka dillerde de ilk insanların adıdır. Ama her Adem, Hz. Adem değil. Her Havva da Hz. Havva...
Sezen Aksu, yeniden paylaştığı eski bir şarkısında Adem ile Havva’ya “cahil” demiş. Hz. Adem babamızla Hz. Havva anamıza dil uzatmakla suçlanıyor.
Dini değerleri aşağılamaktan savcılığa bile ihbar edildi.
İslam’ın ilk peygamberine ve eşine hakaret kastı çıkarıldı o şarkı sözlerinden.
İşte bu, salt cehaletle açıklanamayacak bir tutum.
Ademoğlu, Adem isminin nereden geldiğini merak etmez mi? Dinini öğrenmez mi, kutsayıp koruduğu şeyi araştırmaz mı? Bir güne bir gün İslam Ansiklopedisi’ni açıp bakmaz mı?
Cahillikten olsa giderilir...
Adem ile Havva isimleri, din dışı metinlerde de var. Hatta kökenleri, dini ve kutsal metinlerden önceye götürülüyor. Bakınız; İslam Ansiklopedisi.
İlk erkek ve kadın isimleri olarak, Sümer dili ve efsanelerinden türedikleri düşünülüyor.
Eski Ahit’te ise Adem, insanın atası ve ilk peygambere verilen özel ad değil sadece. Daha çok insan türünün ortak adı olarak kullanılıyor.
Gelelim Sezen’deki kullanımına:
“Binmişiz bir alâmate, gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e...”
Şimdi burada geçtiği haliyle Adem ve Havva, niye erkek ve kadına gönderme diye tür isimleri olarak anlaşılmasın? Ve insana cahil demek, neden dini değerlere hakaret olsun?
Adem denildiğinde illa İslam peygamberi Hz. Adem kastedilmiyordur. Eski Ahit’te böyle mesela. Çok mu zor bunu anlamak, ayırt etmek?
Erkek ve kadınlar, cahil sözünü üstlerine alsa ve şarkıya tepki gösterse “saçmalamayın” diyecekler, bu ayrımı yapamıyor olamaz.
Tabii kurt, kuzuyu yemeyi kafasına koymuşsa başka. O zaman kuzu, istediği kadar aşağı tarafta sulansın. Kurdun ‘suyumu bulandırıyorsun’ bahanesinden kurtulamaz.
“Şahane bir şey yaşamak” şarkısı aslında 5 yıl önce çıkmış, şöyleymiş böyleymiş...Siyaseten bir kusur işlemişse artık hiçbir izah, ‘dine saldırıyor’ diye Sezen’i hedefleştirmeye engel oluşturmaz.
Hristiyanların kilise duvarlarına çıplak resmettikleri kendi Adem ile Havva’ları, Müslümanlarınki değil.
Bunu anlıyor, kafası alıyor ama Sezen’in de Adem ile Havva’sı olabileceğini anlayamıyorsa aklıevvelin derdi başkadır. Adem’le Havva bahane.
“Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” mesajları, yanına mı bırakılacaktı! Haddini bildirdiler.
Büyük oyunu görmüş ve çözmüş gözlerden kaçmaz böyle subliminal mesajlar.
MÜSLÜMANIN KORKTUĞU ŞEYLER
Sezen’i hedef gösteren hamaset düşkünü gazete, Cumhurbaşkanı’nın gençlerle buluşmasından bir diyalogu şöyle öne çıkardı:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gencin kendisine yönelttiği, ‘siz hiç başınıza bir şey gelmesinden korktunuz mu’ sorusuna yanıt verdi: Ölüm mukadderdir. Diyoruz ki kaderin üstünde bir kader vardır. Korkmak diye bir şey Müslümanın kitabında yazmaz.”
Erdoğan’ın hangi korkusuzluktan söz ettiği açık.
Fakat bağlamından koparılıp yanlış yere çekilmemesi için, Müslümanın kitabında, Kur’an’da açıkça yazan korkular olduğunu hatırlatmak istedim.
“Havf ve reca” yani korku ve ümit, en başta da Allah korkusu, imandandır.
Kur’an; Allah’tan, hesap gününden, cehennem azabından korkmaya, “takva”ya çağırır. Hak yemekten, zulümden, adaletsizlikten, başkasının günahına girmekten alıkoymak için insanı korkutarak uyarır.
“Havf, reca, takva” kavramları, edebiyatına gelince mangalda kül bırakmamayı değil imanın gereği olarak korkuyu kalpte hissetmeyi anlatır.
Hamaset düşkünü gazete, Cumhurbaşkanı’nın o sözlerinden yanlış fetva çıkarıp korkuyla korkusuzluğun yerini karıştırır diye endişelendim. Üstümde kalmasın, neme lazım.