İktidara göre dezenformasyonla mücadele, muhalefete göreyse sansür düzenlemesi yasalaştı.
İkisi de doğru oysa; ne olduğu, adamına göre değişiyor.
AFAD, Amasra’daki madende ‘trafo patladı’ diyorsa tersini söylemek dezenformasyondur. Doğrusunu, daha mı iyi bileceksiniz!
AFAD, trafo paylaşımını geri çektiğinde de ‘trafo patladı’ demeye devam etmek, dezenformasyondur. Daha mı iyi bileceksiniz!
AK Partililer, dezenformasyon yasasını hazırlarken ABD elçiliğiyle görüşmüş. AK Parti Milletvekili Ahmet Özdemir açıkladı, Grup Başkanvekili Mahir Ünal doğruladı.
Meclis’te çıkarılacak bir yasa için ABD elçiliğiyle ezkaza CHP görüşse mandacılık, milli iradeye ve vatana ihanetti. Bunu demek, dezenformasyon da olmazdı. Ancak AK Parti böyle suçlanırsa tehlikeli bir dezenformasyona dönüşürdü.
ABD Dışişleri Sözcüsü, AK Partili Özdemir’in dezenformasyon yasasıyla ilgili verdiği bilgileri ‘dezenformasyon’ diye yalanladı. ABD elçiliğinden kendisiyle görüşen de “bizim dezenformasyon yasamızla sizinki örtüşüyor” diyen de yokmuş.
Tabii ki kendi iktidar partisi yerine ABD Dışişleri’nin sözüne itibar eden, kesin dezenformasyon yayıyordur. AK Partili Özdemir’in dediği gibi dünyaya örnek olacak bu yasaya göre, hapisle cezalandırılması dahi gerekir. Devletin güvenliğine aykırı...
Doç. Dr. Bakan Nebati, ABD Merkez Bankası’nın 5 aileye ait olduğuna dair gizli gerceği ifşa ettiğinde dezenformasyon değil. Neresi komplo saçmalığı, doğrusunu daha mı iyi bilecesiniz!
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Rusya’nın eşitlikçi ve adalete dayalı bir dünya düzeni için savaştığını bildirdiğinde, yine dezenformasyon değil. Halkımızı aydınlatıyor, yanıltıcı bilgiyi alenen yaymıyor ki... Daha mı iyi bileceksiniz!
Putin’in bir videosunu, iktidara sınırsız gaz desteği veriyor gibi çarpıtarak sahte alt yazıyla dolaşıma sokmanız da yasayı ihlal etmez.
İktidar lehine halka yalan söylemenin, gerçeği farklı sunmanın veya muhalefeti karalamanın, dezenformasyonla ne alakası var!
Etyen Mahçupyan Karar TV’de; oyunu muhalefete vereceğini ama Putin karşısında Mansur Yavaş’tansa Erdoğan’a daha çok güvenecek, oy bile verebilecekken Kılıçdaroğlu’na, Erdoğan’dan daha fazla güveneceğini anlatmış...
Yasadan korkmadan, gönül rahatlığıyla önünü, ardını kesip Mahçupyan; Erdoğan’a daha çok güvendiğini, yine oy vereceğini anlatmış gibi servis edebilirsiniz. Ne dezenformasyonu! İstedikleri hale çevirmek, iktidar medyasına haktır yahu.
Kılıçdaroğlu, ABD’de 8 saat ortadan mı kaybolmuş... Sırrını, boşlukları kafanızdan doldurarak Pensilyanya’da gizli zirveye bağlayabilirsiniz. Aynı şeyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklanmayan bir zaman diliminde nerede olduğuyla ilgili yapmaya kalkışırsanız, işte o zaman dezenformasyon sayılır.
İktidara karşı yapılırsa laf cambazlığı, ağız kavaflığı, yalancılık, halkı aldatmak, kandırmak, kışkırtmak, kin ve düşmanlığa tahrik için çıfıtlık etmektir. Provokasyon ve manipülasyonun boyutuna bağlı olarak, dezenformasyon suçuna kadar gider.
Muhalefete karşıysa helalühoş, ne yapılsa az bile...
Görüldüğü üzere şeşi, beş gösteren daima muhalefettir.
İktidarın amacı, yalan dolan ve dezenformasyondan halkımızı korumak.
Halkımızın evinde en az iki yıllık yağ ve şeker var. Bir de yastık altında, ekonomiyi kurtarmaya yetecek altınları ve bozdurursa doları 7 liraya düşürecek dövizi...
Tarım Kredi Kooperatiflerinin başıyla AK Parti yetkilileri söylüyor. Doğrusunu, siz daha mı iyi bileceksiniz!
Yas demeyip yemeden içmeden yalana devam
Amasra’dan maden faciası haberi geldiğinde, bir galadaydım. Şişli Belediyesinin, Uluslararası Lezzet Festivali açılış yemeğinde.
2 gün sürecekti. Sosyal gastronomiye odaklanacaktı. İstanbul’un mutfak zenginliğini tanıtacak...
Ünlü şefler, uzmanlar şehirde toplanmıştı.
Başkan Muammer Keskin, festivali tereddütsüz iptal etti.
İstanbul, prestijli restoran rehberi Michelin listesine yeni girmişti. İçli köftesi, soğan dolması, lahmacunuyla...
Geç de kalınsa mutfağımızın tanıtımı için büyük bir gelişmeydi, yazmıştım.
Demek ki geleneksel yemeklerimiz ve damak zevkimiz, dünyaya açılacak standartlara getirilebiliyordu. Elverişli olmadıkları doğru değildi.
Öyleyse Michelin, çok daha önce niye Türkiye’ye gelmemişti?
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un bu başarıdaki hakkını kendisine teslim edecektim. Onun farkıydı, önemli bir rol oynadığı inkar edilemezdi.
Yeri değil diye o yazıyı geciktirdim.
Everest ve Alfa yayınlarının sahibi Faruk Bayrak, 7 ciltlik bir yemek antolojisi yayınladı.
Her yöreden, denenmiş yüzlerce tarif var. Dev bir seçki. Kayıt altına alıyor ve pratik reçetelerle sunuyor.
Geleneksel mutfağımızın tanıtımına hizmet, yaşatılmasına değerli bir katkı.
Faruk Bey, sağ olsun bir set göndermişti. “Soframda Anadolu”, yeni geçmişti elime. Bahsedecektim, sırası değil diye bugüne erteledim.
Amasra’nın acısı, birçok şeyi durdurdu. Kara propaganda hariç. Taze örneği yukarıda. Yas demedi, yemeden içmeden ‘dezenformasyon’ adlı dezenformasyon çalışmasına devam ettiler.