Senin yumruğun kötü de benimki iyi mi!

Akif Beki

Galata Köprüsü'ndeki Gazze mitinginden çıkan bir vatandaş, elinde Kelime-i Tevhid bayrağı taşıdığı için yumruklu saldırıya uğradı.

Suçun nerede, kimde olduğu gün gibi ortada.

Görüşünü, söylemini beğenmediğine yumrak atamazsın, suçtur, o kadar.

2019'da Kılıçdaroğlu'na linç girişimindeki gibi, muhalif siyasetçilere veya iktidarı eleştiren gazetecilere de saldırıldı. Onlar nasıl yanlış ve suçtuysa bu da öyle.

Fiziki şiddet, yumruk, sopalı veya silahlı saldırı savunulamaz.

Geçmişte iktidar cephesinden yumruğu savunanlar çıktı, suçu saldırıya uğrayanda aradılar, diye muhalefet de şimdi kendini yumrukla ifade etmeyi mi savunacak!

İktidar adına atılan yumruklara geçmişte dizilen güzellemeler kabul edilemezdi de... Muhalif bir üniversite öğrencisinin, itirazını yumrukla ortaya koyması kabul edilebilir mi oldu?

Şiddet, demokratik bir tepkiymiş, ifade özgürlüğüne girermiş gibi haklı, meşru ya da mazur gösterilemez.

Sizden olan yumruğa anlayış beklerseniz karşınızdakilerin de kendilerinden olan yumruğa anlayış beklemelerine diyecek sözünüz kalır mı?

CHP ve İYİ Parti dahil, muhalefet tepkilerinde bu ayrım tam olarak seçilemiyor.

Oysa hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde netleştirilmeliydi.

Bir anlık öfkeyle, kendine hakim olamadı, vatanını çok sevdiği için vurdu, tertemiz duygularla yaptı, yoksa şiddete başvurmak gibi kötü bir niyeti yoktu, şiddet geçmişi de yok, parlak bir öğrenci, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi de, bu kardeşimizi yedirmeyiz; derseniz o gence de başka gençlere de yanlış mesaj vermiş olursunuz.

O gencin tutuklanmasına üzülüyorsanız; başkalarının da yanmaması, başkalarına da yazık olmaması için ne yapacağınız belli. Yanlışı doğrudan ayırmalısınız.

Kimliği, görüşü, gerekçesi sizdense saldırganlık hak mı? Sırtı sıvazlanıp kahramanlaştırılabilir mi?

Sempatikleştirmek, başka sıkılı yumruklara davetiyedir. Teşvik edip cesaretlendirmeyi amaçlamamış olmanız, sonucu değiştirmez.

Evet, meselâ Kılıçdaroğlu'na saldırıda bunların en berbat, en uç, en pervasız örneklerini gördük.

Muhalefet yetkililerinden duyduklarımızı, elbette geçmiş örneklerde iktidar ağızlarından duyduklarımızla bir tutmuyorum. Aynı ölçüde yumruğu sahiplenmiş değiller, doğru.

Fakat azı, çoğu yok; kötü örneği emsâl alırsanız ne farkınız kalır!

Karşı öfkeye de hak doğurursunuz. Senin yumruğun kötü, benimki iyi; anlayışına kapı açılırsa nerede duracağını kimse kestiremez.

Biz susalım yumruklar konuşsun, istemiyorsanız o kapıyı baştan kapatacaksınız. Lâmı cimi yok.

TUT UCUNDAN HİLÂFETİ GETİRELİM

Yeni yıl, 2023'ün kaldığı yerden devam ediyor.

Gazze mitinginde söylenenlerle asıl söylenmesi gerekenleri tartışacağımız yerde, bir hilâfet kavgasının ortasında bulduk gündemi.

Aslında 2023'te bile başlamadı, tâ 2020'den kalma bir yapay gündem uydurması.

2020 Temmuz'unda, Yeni Şafak'ın Gerçek Hayat dergisi, hilâfet çağrısı yapmıştı. İktidar da bu yapay rejim krizini kötü niyetliler başa çıkarıyor, havası estirmişti.

2023 sonlarındaysa o yapay kriz, bu kez Gazze'de iktidarın eylemsizliğine siper olan cübbelilerce ısıtılmaya girişildi.

Konu, Gazze için neler yapılıp yapılmadığıyken lâfı döndürüp dolaştırıp hilâfete getiriyorlardı.

Gazze düşerse İstanbul düşerdi ama İsrail'le ticaret düşsün de ekonomiyi vursun, seçimde iktidar mı kaybetsindi; İstanbul düşerse düşsün, iktidar ne yapsındı, seçim kaybetmemek için İsrail'e yaptırım koyamıyordu, seçimleri kaldırıp hilâfet getirmeden de Gazze kurtarılamazdı...

2023'ü bu terânelerle kapatıp, 2024'ün bismillâh daha başında lâf yine hilâfete getirilince huylanmadım değil.

Bu tartışmalara bayıla bayıla atlayan hilâfet karşıtlarına, kısa bir hatırlatmada bulunmak isterim. Su taşıdığınız değirmen sizin değil, en sevdiğiniz havaları bulduğunuzu sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

O köpürttüğünüz, iktidara yarayacak sûni bir gerilim. Türkiye'nin çözüm bekleyen gerçek dertleriyle ilgisi yok. Ne halka bir faydası var ne de Gazze'ye.

Siz de ucundan tutarsanız karşı ucundan iktidarın neyi tuacağını bir daha düşünün, derim.

"Ey CHP, sen istesen de istemesen de uzaya gideceğiz; ey Haçlı, çatlasan da patlasan da Ay'a sert iniş yapacağız" zıtlaştırmalarıyla 2023'ü geçirdik.

2024'ü de "ey CHP, sen istesen de istemesen de hilâfeti getireceğiz, şimdi değilse ne zaman, hilâfet hayâl değil" kışkırtmalarına karşı "Türkiye laiktir, laik kalacak" kışkırmalarına mı feda edelim?

İktidara mazeret, millete dinsizlik, diktatörlük sevdasına ise Gazze bahanesi uyduranlara alet olmadan önce iki kere düşünün.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (40)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.