Reform bekleyenler yeni yıla moralsiz giriyor.
Nedeni, doların ateşinin reformsuz da düşmesi.
Dolar kuru 30 kuruş gevşedi, yurt dışından para girişi başladı. Yağmasa, akmasa da damlıyor.
'Demek ki reformsuz da oluyor' denmesi bundan.
'Sermaye kazancına bakar, hak hukuk umurunda mı' görüşündeki karamsarların korktuğu buydu.
Peki ama hukuk ve demokrasi umutlarına veda mı ediyoruz gerçekten? Reform başka bahara mı kaldı?
İktidar zaten gönülsüz, Cumhur ortakları pek de istekli değildi. Mecbur kalmasalar, reformun lafını bile ağızlarına almazlardı.
Fakat "Bu saatten sonra reform hikaye, geldi dolar gitti reform" sonucunu çıkarmak için hala erken.
İktidarın elinden gelse yan çizeceği muhakkak...
Dolar da faize gelmeye başladı başlamasına...
Ve ancak kaça patladı, hangi dişin kovuğunu dolduracak?
Yüksek faize, düne kadar faiz lobisi olmakla suçlanan TÜSİAD dahi karşı. Tuncay Özilhan'ın son YİK toplantısındaki uyarılarına bir daha bakın. Ekonomik büyümeye, yatırıma, istihdama darbe vuracağını söylüyor.
İşe yarasa, habersiz faiz arttırdı diye Bakan Albayrak gitmez, yerinde oturuyor olurdu.
Ayrıca, doları dizginlemek için 130 milyar dolarlık rezerv yaktırılır mıydı?
Günü kurtarır, o kadar. Yüksek faizle yaşanmaz, sürdürülebilir değil.
Nereye kadar gidilecek bununla, iki günlük mazot nihayet.
Bu bir çıkış olabilseydi, Cumhurbaşkanı'yla Adalet ve Maliye bakanları bize demokrasi ve hukuku düzeltmeden ekonominin düzelmeyeceğini baştan hiç söyler miydi?
Taşıma suyla değirmen döndürmek gibi. Yalancı bahar bu, geçici toparlanma, palyatif çözüm...
Devleti yönetenler, ekonomik çöküşün sorumlusu olarak demokrasi ve hukuktan uzaklaşmayı göstermediler mi?
Kasada demokrasi ve hukuk dışı çözümleri finanse edecek para kalsa, bu itirafı akıllarından bile geçirmezlerdi.
Demokrasi ve hukuku toparlamadan ekonomideki kötüleşmeyi toparlayamayacağınızı söylüyorsanız, ne anlama geleceğini bilirsiniz.
Demokrasi ve hukuktan uzaklaştığımız için yoksullaştığımızı itiraf ettiğiniz anlaşılır.
Fakirleşen, hayat standardı 10 yıl geriye düşen ve parası pula dönen millet de sormaz mı; sorumlusu kim diye?
Türkiye'yi, yoksullaştırma pahasına adalet ve demokrasiden muhalefet mi, Bay Kemal mi uzaklaştırdı? Başarısızlığı Berat Albayrak'a yıkarak geçiştirilebilir mi?
Tek başlı sistemde...Millet, keyfi yönetim yollarını denemek uğruna kendisine ödetilen bedelden dümende kim varsa onu sorumlu tutmaz mı?
Hem demokrasi ve hukuktan mahrum edileceksiniz, hak ve özgürlük standartlarınız geriye gidecek...Hem de faturası cebinizden çıkacak, maliyeti size ödetilecek. Ve iktidarın yanına kalacak, öyle mi!
Bunu göze alma pahasına, demokrasi ve hukuk reformu vaat edildiyse başka seçenek kalmamıştır.
Kasada yüksek faizleri finanse edecek para kalmış olsaydı, baştan bu yola hiç tevessül edilmezdi zaten.
Onun için, şimdi yüksek faizle havadan para kazanmaya gelen dolarlar, kuru 30 kuruş gevşetti diye reformdan vazgeçilecek değil.
Geldi yüksek faiz, geldi dolar diye gitmedi, gitmez reform.
"Geldi kafiye gitti Safiye" kolaylığıyla açıklanamayacak bir açmazda Türkiye.
İktidar sağa sola yalpa vurabilir, bir ileri iki geri mehteran gelgitleri yaşanabilir, AB'ye karşı kuyruğu dik tutmak için AİHM'e kafa tutulabilir...
Ama o reform illa ki buraya gelir, yazın bir kenara.
RTÜK’e kökten çözüm önerisi
RTÜK, düzenleme ve denetleme görevini yeni bir boyuta taşıdı. “Aziz RTÜK gelmiş, şeker şerbet ez hanım” tadında bir yeni yıl isteğiyle...
Madem ki “yayıncılık otoritesi”yiz dedi ve TV’lerden şu kadarcığını isteme hakkını kendine tanıdı:
“Yeni yılla birlikte 4 gün boyunca aziz vatandaşlarımızın evde aileleriyle birlikte zaman geçirecekleri göz önünde bulundurulduğunda, televizyonlarda nostalji günlerinde olduğu gibi ailenin sıcaklığını yansıtacak faydalı, eğlendirici ve bilgilendirici programların yayınlanmasının önemi bir kat daha artmaktadır. Maziden hatırladığımız örnek ve güzel ev manzaralarında olduğu gibi evin en küçüğüyle en büyüğünün, belki dedeyle torunun, birlikte izleyebileceği ve dinleyebileceği türden yayınları ısrarla tavsiye ediyoruz.”
Kendini bu kadarcık şımartmayı RTÜK’e çok görecek değil ya medyamız! Israr etmiş üstelik. Eh, kırmaz, ikiletmezler artık.
Fakat TV’lerin yayın akışına her seferinde böyle rica minnet mi karışacak RTÜK? Oldu olacak, merkezi yayına geçilsin. RTÜK tek akış yapsın, hepsi uysun. Bir kerede kökten çözülsün. Bak ısrar ediyorum, hatırım kalır.