Son örneği Pakistan’da görülmüştü. “Gülme komşuna gelir başına” demeden, 2018’de iğnelemiştim.
2021’de bir AK Parti yöneticisinin çıkacağını ve aşağı kalmayacak bir örnek oluşturacağını nereden bilebilirdim (!)
Meğer gün gelecek, Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz öyle bir laf edecekmiş ki İmran Han’a gülecek yüz bırakmayacakmış bizde.
Kişi başı milli gelir 7 yıldır düzenli geriliyor, hayat pahalılığı milletin canına tak etmiş.
Dünyasıyla ilgili söyleyecek sözü kalmamış gibi, Ali İhsan Bey millete ahiretiyle ilgili şöyle bir mutluluk müjdeliyor:
“20 yıl Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidarda tutmak ve onun yaptıkları sebebiyle sevap hanemize bir şeylerin yazılıyor olması çok büyük bir şey.”
Pakistan’ın başına geleni, “Kim siyasetçiden vaaz dinlemek ister” başlıklı bir yazıyla dilime dolamıştım.
Şunları okuyunca, ‘başımıza gelecek varmış da onu tarif ediyormuşsun’ demez misiniz:
“Dünya işlerinizi yönetmesi için iktidara getiriyorsunuz, hemen altmış altıya bağlıyor. Dünyanızı Allah’a havale edip ahiret işlerinize el atıyor...
Dünyevi sorunlarınızı çözme vaadiyle oyunuza talip olmamış gibi, ahiret vaazı çekmeye başlıyor size.
Yaşarken hayat standartlarınızı yükseltmeye uğraşmak için gelmemiş gibi...Bu dünyanın geçici ve önemsenmeye değmeyecek bir yer olduğuna dair bol bol nasihat dinletiyor.
'Üç günlük, ne yapacaksınız' diye dünya hayatınızı iyileştirmeyi bırakıp sizi ahirete hazırlamaya kalkıyor.
Öte dünyayı kazanmak için burada fedakarlığı, cefakarlığı, sorunlara katlanmayı telkin ediyor.
Pakistanlıların başına gelen tam da bu işte.
Binbir umutla başbakan yaptıkları İmran Han yolsuzlukları, yoksullukları ve babadan oğula geçen siyaseti bitirecekti...
Fakat dünyevi iktidar mücadelesini, ilk birkaç ayda din mücadelesi kılığına soktu.
Kulaktan dolma yarım yamalak dini malumatla bilgiçlik taslamaya, mollalık satmaya yeltendi.
Zevzeklikleriyle, Akit gazetesine bile ‘Pakistan başbakanı iyice sapıttı’ başlığı attırdı.
Hz. Muhammed’in doğum yıldönümü Mevlit Kandili’nde kürsüye çıktı...Ve ‘hiçbir tarih kitabında adı geçmiyor’ diyerek Hz. İsa’nın aslında hiç var olmadığını buyuruverdi.
Daha Kur’an’da anıldığından haberi yok...
Güya din istismarıyla verdiği sözleri unutturacak, yolsuzlukların ve kayırmacılıkların üstünü suni tartışmalarla örtecek...
Başbakan değil de Pakistan’a imam seçildiğini zannediyor.
Ne de olsa ucuz popülizme ve siyasi sömürüye en müsait alan din ile tarih...
Büyük bir pişkinlikle din bezirganlığını alıyor ele.
Çark edebilen, en keskin U dönüşlerini kolayca alabilen, sağı solu belirsiz, ilkesiz, pragmatik bir lider diyorlar...
Taliban karşıtıyken, oy için bir Taliban medresesine milyonlar bağışladıktan sonra adı ‘Taliban Han’a çıkmıştı.
Dini duyguları sömürmeye dönük son zevzekliğinden sonra ‘Skandal Han’, ‘Cahil Han’ lakaplarıyla da anılmaya başladı.
Ünvanlarına daha nice parlak ünvanlar ekleyecektir, önü açık şark siyasetinde, istikbal vaat ediyor.”
Ali İhsan Bey, milleti bu dünyada iyi yaşatmaktan umudu kesmiş olabilir. Ama bir de halka sorsun bakalım; gerçek gündemi ne, dünyadan geçmiş mi geçmemiş mi diye.
İktidardan beklentinin bu olduğundan eminse önerim, seçimlerde refah yerine doğrudan ahiret kazandırmayı vaat etsinler. Millet de neye oy verdiğini bilsin.
Hep birlikte: Matilda!
Gökçe Bahadır, Salih Bademci, Fırat Tanış, Barış Arduç...’Kulüp’ dizisinde döktürüyorlar.
Korkarak açtım ve bu kez hayal kırıklığıyla karşılaşmadım.
Netflix’in yeni yerli yapımı ‘Kulüp’, soyunduğu işin altından kalkmış, hakkını veriyor.
Kadro, kostüm ve müzikler bu kadar yakıştırılabilirdi. Arka plan detayları zengin. Dönem atmosferini birinci sınıf yansıtıyor.
Sadece oyunculuklarda değil senaryo, kurgu ve görsel kalitede de ustalık konuşturulmuş.
Ucuz ajistasyona oynayan derme çatma yapımlardan çok uzak. Bağırmıyor. Aceleye getirilmeden ince ince işlenmiş.
Marifet iltifata tabidir, yapımcısından yönetmenine imzası olan herkesi kutlamak lazım, bravo!
Kalipso Kralı Metin Ersoy okurdu. ‘Matilda’ şarkısına yaptıkları o hoş gönderme hatırına, öyleyse bir kez daha hep birlikte: Matilda!