Ecdat haybeye "Büyük lokma ye ama büyük laf etme" demiyor.
Diyanet'in nihayet bu sözle amel etmeye başlaması sevindirici.
'Harekatın başarısı için dua' haberi, kurumun sitesinde şöyle verilmişti:
"Barış Pınarı Harekatı’nın zaferle sonuçlanması için tüm camilerde Fetih Suresi okundu ve dualar edildi.
Hacı Bayram Camii'ndeki programa katılan Başkan Prof. Ali Erbaş, duasında şu ifadelere yer verdi:
Ya Rabbi şu anda yine, alem-i İslam’ın her köşesini işgale yeltenen zalim ve zorba güçlerin planlarına karşı, milletimizin ve bölgemizin huzuru, barışın ve güvenliğin tesisi, ümmetin onuru için, mukaddesat uğruna mücadele eden ordumuza Bedir’de yaptığın gibi meleklerinle yardım eyle, nusretini göster, kudretinle şerefyab eyle Allah’ım!..."
Terörle mücadelenin yanı sıra 'ümmetin onuru, mukaddesat uğruna, fetih ve zaferle tamamlanacak' topyekün bir harbe giriyormuşuz gibi hedef büyüten bir duaydı.
Adı 'Barış Pınarı' konmuştu ama... 'Türkiye cümle küffara savaş getiriyor' algısı oluşturmakta kullanılabilecek içerikteydi destek.
Sonuçta, ilk günden beri 'terörle mücadele' bahaneymiş, bu görüntü altında Kürtlerle savaşılıyor, Kürt ve Hristiyan nüfusun tepelenerek bölgeden temizlenmesi amaçlanıyormuş gibi korkular kışkırtılmıyor mu? Yalnızca Trump ya da AB değil, Arap Ligi bile 'işgal' diye nitelendirmedi mi?
Erbaş Hoca, bunu telafi etmek üzere dün vites küçülten yeni bir dille çıktı karşımıza. Şunu söyledi:
"Biz bir terör temizliği yapıyoruz. Millet olarak savaş halinde değiliz, bu harekatı millet olarak tamamen teröristlerden temizlemek için yapıyoruz. İnşallah sınır ötesinde şanlı ordumuzun gayretiyle, milletimizin büyük desteği ve dualarıyla neticeye ulaşılacaktır."
Türkiye ve harekat aleyhindeki algıyı kırmaya daha elverişli bir dil. Keşke baştan benimsenseydi. Dünya ayağa kaldırılmadan, 'ümmet ve din kardeşi' dediklerimiz bile harekatın karşısına dikilmeden önce.
Kaldı ki...'Terörden temizlemek' tabiri bile, altında 'etnik temizlik ve demografik yapıyla oynama' niyeti saklıyormuş çağrışımlarına açık. Amacın çarpıtılmasına, saptırılmasına izin vermeyecek daha orantılı bir dil baştan belirlenmeliydi.
Hem niyetiniz YPG'nin, kopuk 'Rojava kantonları'nı birbirine bağlamak için bozduğu demografik yapıyı düzeltmek olacak. Kendinden olmayan öteki Kürtlerle diğer unsurları, YPG tarafından 'temizlendikleri' bölgeye geri döndürüp yerleştirmeyi, böylece 'koridor' bütünlüğünü parçalamayı amaçlayacaksınız...
Hem de 'temizlik, etnik arındırma' peşinde koşan 'işgalci' sizmiş gibi görüneceksiniz.
Uluslararası Af Örgütü dahi YPG’nin köyleri yakıp yıktığını, savaş suçları işlediğini uydu görüntüleri ve mağdur ifadeleriyle belgelemişti.
2015 yazında, IŞİD’den aldıkları 14 köy ve ilçede uyguladıkları süpürme harekatını, “Gidecek yerimiz yok” başlıklı bir raporla dünyaya duyurdular da...
Arapların, Türkmenlerin ve öteki Kürtlerin evlerini barklarını ateşe vermiş, tehditle göçe zorlamışlardı.
YPG'nin temizlik ve tehcirini terse çevirme, kaçırtılanlara dönüş yolunu açma ve nüfus dağılımını 'koridor mühendisliği' projelerine karşı koruma amacı bu yalınlıkta, bu çıplakta ortaya konsa ne kaybedilirdi?
Trump, Pentagon ve BM İnsan Hakları Konseyi'nin beyanlarına dün yansıyan 'savaş suçlarından sorumlu tutulma' imalarının muhatabı yine değişir miydi? YPG yerine Türkiye'ye çevrilir miydi parmaklar?
'Neden harekatı iyi anlatamadık, propaganda üstünlüğünü nasıl kaptırdık' sorusunun cevabını bulmaya Diyanet çok yaklaştı. Ecdat öğüdündeki sırrı çözdü çözecekler...
'Propaganda durumu karışık' izlenimini gidermeye, aleyhteki havayı dağıtmaya yetmeyebilir ama sorunu kavramada bir ilerlemeye işaret.
Darısı, propaganda planlayıcıların başına.