Suç örgütü kurdukları, yasa dışı bahis oynattıkları ve kara para akladıkları gibi iddialarla yargılanıyorlardı. Polat familyasından tutuklu kimse kalmadı içeride.
Dilan Polat, ağustosta bırakılmıştı. Eşi Engin Polat'la diğer aile fertleri de 3 hafta geçmeden dün tahliye edildi.
Polat ailesinin fenomen olduğu sosyal medya ayakta. Nasıl olur!
Organize suçtan 40 yılla yargılanıp 9 ayda çıkılır mı! Tepki ona.
Önce savcıları, hakimleri değişiyor; sonra soruşturmaların yönü veya mahkeme kararları... Belki tamamen tesadüf mü yani?
Fakat hep tekrar ediyor ne hikmetse. Bu da ahalimizi işkillendiriyor. Paranın gücü, sanki adaleti satın almış zannedenler bile var.
Ağzı torba değil ki büzesin, aynı döngüyü Polatlar davasında da gören soruyor.
Sormaz mı millet... Arkalarında kim var, güçleri nereden geliyor, nasıl bu kadar ucuz yırttılar?
Oysa Dilan Polat'ın tek marifeti, kaynağı belirsiz bir zenginliğin reklâm yüzü olmak değil. Kör göze parmak sokan para perisi rolünü oynamakla da sınırlı değil. Ahalimizin sorularına verecek hoş cevaplar hazırlama yeteneğine de sahip.
Dün, eşinin tahliye kararına şöyle seviniyordu meselâ: "Allah'ım şükürler olsun, devletimiz sağ olsun."
Arkasında kim var, haksız kazançlarının ucu nerelere uzanıyor diye, hâlâ sormazsınız herhalde artık.
Şüpheniz yine de giderilmediyse Dilan Polat'ın, eşini karşılamak için geldiği cezaevi kapısındaki şu sözlerine kulak verin:
"Sürpriz oldu. Çünkü Savcı Bey'in kararından endişeliydim ve çok korkuyordum. Çok dua ettim."
Dolayısıyla mucizevi tahliyenin nasıl mümkün olduğu ortada, daha nesini soruyorsunuz!
Söylüyor işte, çok dua etmiş. Allah'ın sevgili kulu, demek. Siz de edin, bakarsınız kabul olur.
Aile boyu tahliyelerini devletin yüceliğine ve duanın kutsallığına bağlıyor. Akıllıca değil mi? Doğru yer ve zaman.
Duaya ve devlete sığınacaksanız tam sırası. Adliye ve cezaevi kapısından daha iyi yer, zaman bulamazsınız.
Sonradan görme olabilir ama en azından nerede, ne zaman, neyi kutsayıp yücelteceğini biliyor.
Şahsen benden tam puan aldı.
Her şey bir yana, sorumluluğu getirip duanın ve devletin boynuna asmaları yok mu! Orada işin rengi değişiyor benim için.
Hatırlarsanız; hapisten çıktığı ilk gün, Dilan Polat'ın takipçi sayısı 400 bin artmıştı.
Milletimizin sevgisini, ilgisini de kazanmayı başarmışlar.
Polat davası, topluma tutulan bir ayna aynı zamanda. Onun gibi olmak, onun gibi başarmak, kestirmeden köşeyi dönmek isteyenlerin çokluğunu bize gösteriyor.
Familya üyelerinin ilk tahliyesinde yazdığımı, ikincisinde de tekrar edeyim:
Kabahatin büyüğü Polatlarda değil, böyle tipleri devlet katında itibarla ödüllendirip onların yerinde olmaya özendirenlerde ve örnek alıp imrenenlerde. Böylelerine güç, cesaret veren bozuk düzende.
Suç örgütü, yasa dışı bahis ve kara paradan 40 yılla yargılarken 9 ayda çıkarırsanız topluma yolladığınız mesaj, buna teşviktir.
Meşhur dolandırıcı Sülün Osman, cezaevinde alın teriyle kazanma dersleri veriyordu.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Utanmaz Adam'ı Avnüssalah da öyle. Romanda konferansları dolup taşıyordu. Başarı hikâyesini can kulağıyla dinliyordu kalabalıklar.
Polat çifti ve diğer aile üyeleri de saygın hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyor. Yakında alın teriyle kazanç konferanslarına da başlarlarsa şaşırmayın, vesselam.