Peker’in ‘kındırık’ bıraktığı kapı

Akif Beki

Bir de hayret ve dehşetle “Sedat Peker’in iddia ve itirafları hiçbir sonuç doğurmadı” diyorlar.

Doğru, yer yerinden oynamasa bile polis ve yargı yerinden kıpırdamalı, bazı taşlar oynamalıydı.

Suç dünyasında olan biteni, suç örgütü liderliğinden aranan Peker ifşa ediyordu. İçeriden biriydi. Onun ifşaatı dikkate alınmayacaktı da kiminki alınacaktı!

Suçla mücadele açısından paha biçilmez ifşalardı. Doğruluğu araştırılmalı, hızla üstüne gidilmeli, hepsinin aslı astarı aydınlatılmalıydı.

Evet, bu açıdan doğurması gereken sonuçları doğurmadı.

Fakat hiçbir sonuç doğurmadığı da söylenemez.

Peker’in dikkat çektiği isimlerden Halil Falyalı, KKTC’de öldürüldü.

Bildikleri yüzünden susturuldu mu?

Yeraltı dünyasındaki bir tasfiye veya hesaplaşmadan mı?

Gerçeği belki de hiç öğrenemeyeceğiz.

Kesin olan şu; ölümü, birilerini rahatlattı.

En fazla da hakkında çok şey bildiği kimseleri. Herhalde onlardan daha fazla kurtulmak isteyen yoktur.

Peker’in takdimine bakılırsa Falyalı, kara kutuydu. Uyuşturucu trafiğinden kumar ve kara para aklamaya uzanan bir gayrimeşru alemin kara kutusu.

Konuşmasından mı korkuldu?

Kimin ayağına bastı, kimin canını yaktı?

Kasasında tuttuğu sırların, can sıkıcı bir tehdit oluşturduğu muhakkak.

Şantaj için kullanırken mi hedef oldu?

Kirli, karanlık ilişkiler ağı çözülürse kendilerine uzanmasından çekinenler mi yaptı?

Ortada ama görünmez gibiydi, Peker’in tuttuğu fenerle görünürleşti.

Adının karıştığı polis operasyonlarına, suçlamalara, ABD’de arandığı mahkeme dosyasına rağmen hayatına, işlerine devam edebiliyordu. Korunduğu, açığa çıkmıştı.

Daha uzun süre korunamayacaktı belki de. Zorlaşmıştı. Dokunulmazlık kalkanı üstünden kalktı kalkacak diye ürkenler olmuştu...

Artık ele veremeyecek, bildikleri baş ağrıtamayacak. Falyalı, birçok kişinin sırlarıyla birlikte gitti.

Arşivi, kendi başını yakmış da olabilir.

Ama bir yerlerde duruyor mudur, el mi değiştirdi? Ne kadarı Peker’in eline geçmişti?

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, “Değerli bir kardeşimizi kaybettik” dediğini okudum. Cinayeti ve arkasındakileri aydınlatmak için ne gerekiyorsa yapma sözü verdiğini de.

Falyalı’dan sevgiyle bahsetmesi, öldürülmesinden duyduğu üzüntü ve keder bir yana...Tatar, istese ve uğraşsa bile bu cinayet çözülebilir mi? Çözülmesini istemeyenlere gücü yeter mi?

Şimdilik muamma. Çözülüp çözülmeyeceği çok şüpheli.

Fakat Kıbrıs ağzıyla kapı, bir kere kındırık bırakıldı. Yani aralık.

Bu cinayet, bazı kirli sırları kapatabilir, bazılarının ortaya saçılmasını engelleyebilir. Bazı suç bağlantılarının üstünü örtebilir.

Ama Peker, o kapıyı hiç aralamamış gibi olmaz bir daha. Tam karartma, bu saatten sonra imkansız.

‘Kandırık’ haldeki kapı, kapalı görünse de açıktır. Kapısı bir kere aralanan hiçbir sır da ilanihaye gizli kalmaz.

ELEKTRİK KESİNTİSİNİN MAZERETİ

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Isparta’nın bir hafta niye, nasıl karanlıkta kaldığını şöyle açıklamış:

“45 günlük kar, 11 saatte yağdı...Yaşanan arıza sayısına baktığımızda, 10 yıllık arıza bir günde oluştu...”

Yani felaketler üst üste geldi, anormal biçimde olmayacak şeyler oldu, talihsizlik eseriydi.

Yoksa kar bastırdı diye direkler devrilip teller kopmaz, arıza verip elektrikler kesilmezdi.

Kesintinin bir haftada giderilememesinin mazereti bu, öyle mi!

Duyanlar, duymayanlara söylesin. Elektrik şebekesinin bakımsız kalmasıyla, ihmalle filan alakası yok, öküz altında buzağı aramasın kimse boşuna.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (34)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.