Venezuela’nın Esad’ını hatalarıyla sevmeye çağırıyor bizdeki Maduro taraftarları. Çünkü emperyalizmin saldırısı altındaymış. Bu da antidemokratik kusurlarını görmezden gelmelerine, meşrulaştırmalarına yetiyor.
Aynı şefkati, herkesin göstermesini istiyorlar. Herkesten anlayışlı hayranlık bekliyorlar.
Şöyle bir romantik denkleme oturtuyorlar dikta heveslisi Maduro’yu:
Değil mi ki emperyalizme karşı cihat bayrağı dalgalandırıyor...
Değil mi ki Trump ABD’si de onu hedef alıyor...
Değil mi o kaybederse muhalifleriyle birlikte Washington da kazanır, o yıkılırsa bir direniş cephesi daha yıkılmış olur...
Ne yapsa haktır. Onu ayakta tutmak bizim de boynumuzun borcu. Yüzüne gözüne bulaştırmış olabilir. Ama yine de gözümüz gibi bakmalı, gövdemizi siper etmeliyiz bu acemi cengavere.
E yani Orhan Gencebay’ın ‘hatasız kul olmaz, hatamla sev beni’ arabeski bile daha ikna edici değil mi bu romantizmden?
Maduro’yu niye tutmamız, yargı eliyle seçimi ve sandığı anlamsızlaştıran müdahalelerini neden hoş görmemiz lazım geldiğini...Baskıcı rejimine, inim inim inlettiği halkının neden katlanması gerektiğini filan anlatıyorlar bize.
Halkı günden güne eriyip bir deri bir kemik zayıflarken kendi semirdikçe semiren bu beceriksiz oburu sevmeyi bize telkin edeceklerine...Kendini halkına sevdirmesi ve tepkilerini ciddiye alması için dönüp bir çift laf da zat-ı karikatürlerine etseler ya...
Söyleseler ya, tuttuğu yolun yol olmadığını, devletin demir yumruğuna güvenmemesi gerektiğini, zulümle abat olunamayacağını, hatayı hep dış güçlere yıkarak ülke yönetilemeyeceğini...
Bir iyilik yapıp kendinde de artık hata aramaya ve bulduğu her hatayı acilen düzeltmeye başlamasını aklına soksalar, daha hakiki antiemperyalistlik ve candan Maduroculuk yapmış olmazlar mı?
Madem emperyalizmle savaşın simgelerinden biri haline geldiğini ve mutlaka korunması gerektiğini, bunun şan şeref meselesi olduğunu düşünüyorlar...
Maduro’nun, sırtını emperyalizmle mücadeleye dayayarak Venezuela modelini çürütmeye devam etmesini isterler mi!
Kurduğu şaklabanlık rejimiyle birlikte emperyalizmle mücadeleyi de yozlaştırıyor. Davaya zarar veriyor, kendisiyle birlikte antiemperyalist idealleri de yıpratıyor, tezleri de gülünçleştiriyor.
Gerçek antiemperyalistlerin ‘dur’ demesi, durmuyorsa araya mesafe koyması, hiç olmazsa özdeşleşmekten kaçınması icap etmez mi?
Yok, hala binbir mazeret uydurarak bu popülist şarlatanı şımartmaya, canhıraş bir tarzda savunmaya can atıyorlar.
Kendini toparlaması, hukuk düzenini onararak demokrasiye derhal geri dönmesi için uyarmayı hiç akıllarına getirmiyorlarsa... Yeminle bahse girmez misiniz, sergiledikleri şovun Maduroculuk değil de Orhancılık olduğuna!
Ortadaki tek sorun, içeride hakkı yenmiş, kazandığı seçim gaspedilmiş siyasi muhaliflerinin Maduro’nun zaferini tanımaması sanki.
Bütün sorun, dış desteğe yaslanarak ortalığı karıştıran muhaliflermiş, Maduro’nun bu noktaya gelinmesinde hiç sorumluluğu yokmuş gibi.
Maduroculuk görünümü altında antiemperyalistlik mi taslıyorlar Orhancılık mı, artık karar verseler.