Kadere bak; biz neleri konuşuyoruz, bir bilim insanımız neler diyor da Nobel ekonomi ödülü alıyor...
Harcanmamış kredi kartı limitimizden savunma sanayii bahanesiyle vergi kesilecek.
Üstelik bu 750 liralık kesinti, bütçeye girmeyecek; doğrudan Savunma Sanayii Destekleme Fonu'na gidecekmiş. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, içimizi böyle rahatlatıyor. Sanki nereye harcandığını orada daha iyi göreceğiz.
Noter ve tapu işlemleriyle araba alım satımından, düğün dronelarından, fakirin kol saati ve motosikletiyle damga vergisinden de katılım payları alınacak.
Savunma dahil temel devlet hizmetleri için zaten kazancımızdan, harcadığımızdan vergi veriyoruz. Peki onlar nereye gidiyor, bu da nereden çıktı, demeye görün. Vatanseverliğiniz sorgulanıyor.
Ee, İsrail tehdidi boşuna körüklenecek değil ya...
İşte bu tartışmaların üstüne gelmesin mi Nobel haberi! Ayarlasanız olmaz. Sorularımıza cevap gibi yetişti.
Bu yıl ekonomi ödülünü paylaşan üç isimden biri, Daron Acemoğlu. ABD'nin en parlak üniversitelerinden MIT'de öğretim üyesi.
Nobel Komitesi, ödülün gerekçesini nasıl anlatsa beğenirsiniz!
Ödül sahipleri, şunu anlamamıza yardımcı olan çalışmaları sebebiyle seçilmiş:
"Hukukun üstünlüğünün zayıf olduğu ve halkı sömüren kurumlara sahip toplumlarda büyüme ya da daha iyiye doğru değişim gerçekleşmez"
Acemoğlu’nun sık sık makale ve kitaplarına konu ettiği “Koltuğu kaybetmek istemeyen iktidarlar, çıkarcı kurumlar" gibi kavramlara da atıfta bulunuyorlar.
Nobel Komitesi'nden önce Daron Acemoğlu'na biz kulak versek şimdi ekonomimiz böyle şahlanmıyor, Almanya bizi kıskanmıyor olacaktı.
Ağzından çıkanı dünyanın dinlediği ekonomi profesörümüz, Türkiye'nin gidişatıyla ilgili en son ne mi demiş?
Gençlerin göçü Türkiye'yi çöküşün eşiğine getiriyor, diye uyarmış. Bir de bu dönemi sadece faiz artırma ve indirme söylemleriyle geçirirsek treni kaçıracağımızı söylemiş.
Anlı şanlı ekonomist, MIT'de ders veriyor, Nobel alıyor ama Türkiye Yüzyılı'nı başlattığımızdan haberi yok. Hâlâ sahiplerini ve etraflarını zenginleştiren iktidarların, halklarını yoksullaştırdığından dem vuruyor. Sanki Hans'la George'u çatlatan ekonomi yönetimimizden daha iyi bilecek.
Büyük, güçlü, zengin Türkiye'nin doğum sırrını ıskalamış. Halkın büyümesi, güçlenmesi ve zenginleşmesi için tam tersi bir yolda ilerlememiz gerektiğini iddia eden tezleriyle nasıl Nobel ekonomi ödülü aldı, hayret!
Dış güçler bizi yanıltmaya, doğru yoldan döndürmeye uğraşıyor âdeta. Oyuna gelmeyelim, aman dikkat.
-------
ADİL DÜZEN ÖYLE OLMAZ BÖYLE Mİ OLUR?
Bu yıl, 7 buçuk trilyon lira vergi toplanacak...
Maliye, büyük şitketlere vergi denetimi seferberliği başlatıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek duyurdu. 3 bin 400 dev şirket denetlenecek. ''23 milyar liralık vergi matrah farkı eksik''miş.
Yine Şimşek duyurmuştu; aylık 5 milyon lira ve üstü para harcayıp gelir beyan etmeyen, hiç vergi de vermeyen yüzbinler varmış.
Lüks yat ve araba satışlarında da çok büyük vergi kaçağı tespit edilmişti. Bulundular mı acaba? Son vergi paketinde nereden buldukları sorulacaktı, paketten o düzenleme çıkmadı.
Gelir vergisinin yüzde 91'i kaynağında, yani çoğu kısmı maaşlılardan kesiliyor.
Fakir, zengin ayırmadan hepimizin harcarken ödediği dolaylı vergilerin, toplam vergilerdeki payı ise yüzde 69.
İktidar; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alacaktı.
Kazanca göre vergi, Daron Acemoğlu'nun da üzerinde durduğu bir husus. Adil ekonomi düzeni olmadan refah, topluma yayılmazmış.
Bizden uzak olsun, böyle adaletsiz düzenler fakiri daha fakir, zengini daha zengin edermiş.
Herhalde onun için, ayda 100 bin lirayı düşünmeden harcayanlara sıra gelmedi daha. Şimdilik 100 bin lirayı aşan kredi kartı limitlerine göz dikildi.
Önce ücretlinin harcamadığı krediden başlanıyor. Bindiği motosikletten, taktığı 5 bin liralık kol saatinden. Kodamanların harcadıklarından vergi üstü katılım payı kesmeye de sonra sıra gelecektir elbet.
Daron Hoca'nın öğreneceği çok şey var daha, gelsin de adil düzen nasıl olur bizde görsün.